Tüm ilmi ve fenni çalışmalar, korku ve cesaret üzerine söylenmiş sözler, psikolojik ve sosyolojik incelemelerde ortaya çıkan sonuçlar göstermiştir ki, korku ve cesaret; insanların yaşam süresince değişik olaylar karşısında davranış biçimleri olarak ortaya çıkan, menfi ve müspet yanları olan, kişileri ve toplumları etkisi altında tutan olgular olarak, insanlar hayatında var olmaya devam etmiştir.

Cesaret dendiğinde, bir tehlike karşısında içimizde oluşan korkuyu yenmenin tezahürü olarak beliren davranış biçimi olarak algılamak gerekir.

Korku dendiğinde, tüm canlıların doğal bir refleksi olarak yaşamı yitirmeme yani can korkusu dediğimiz korkudur. Can korkusu dışında sahip olduğumuz maddi ve manevi değerlerin yitirilme korkusudur ki, can korkusundan sonra gelen en çok korkulanların başında gelir. Sürekli korkular içinde yaşayan insanların psikolojik travma içinde olduğu, korkuları atamadıklarında yaşamları süresince benliklerinde onarılması güç tahribatların meydana geleceği konu ile ilgili ilim adamlarının çeşitli platformlarda sundukları tebliğlerden anlaşılmaktadır. Reel de ise yaşamın bi zatihi içinde örnekleri görülmektedir. Cesaret ise tüm hayatı kaplayan korkulara, karşın geliştirilen bir savunma olgusudur.