Bolu’da, 1 kişinin öldüğü 141 kişinin de hastanelere kaldırıldığı zehirlenme vakalarının yaşandığı Yuva köyünde yapılan incelemede,  Çaydurt deresinden alınan numune sonuçlarında mikrobiyolojik kirlenme tespit edildi, su kullanımı kısıtlandı, köylülerin bir kısmı ise durumdan habersiz.

Haber: Aslı Akış

Yuva köyü Çaydurt Mahallesi'nde, Kurban Bayramı'nın son gününden başlamak üzere çoğu çocuklarda karın ağrısı, mide bulantısı ve kanlı ishal görüldü. Hastaneye aralıklarla götürülen çocuklar ve yetişkinlerin ilk belirlemelere göre sudan zehirlendiği tespit edildi. Tetkikler sonucu çocuklarda bağırsak enfeksiyonu görüldü, bazı hastalarda ishal nedeniyle böbrek yetmezliği başladı. Durumu ağırlaşan hastalar, başka şehirlerdeki hastanelere götürüldü. Son olarak açıklanan rakama göre, toplam 141 kişi zehirlendi. 1 kişinin öldüğü zehirlenme vakalarında 115 kişi taburcu oldu.

Zehirlenmelerin başlamasından tam 1 ay sonra Meclis'in aldığı karara göre, Devlet Su İşleri 5. Bölge Müdürlüğü Çaydurt deresinden alındı. Mikrobiyolojik kirlenme tespit edilmesi üzerine dere suyunun her türlü kullanımı ikinci bir karara kadar kısıtlandı.

KÖYDE SESSİZLİK HAKİM

Zehirlenme vakalarındaki artışlar ve zehirlenen vatandaşların durumları köyde yaşayanları tedirgin ediyor. Şebeke suyunu kullanamayan ve korku dolu günler yaşayan vatandaşlar köyden şehir merkezine göç etmeye başladı. Sessizliğin hakim olduğu Yuva köyünde kalan vatandaşlar ise tekrar eski günlerine dönmeyi bekliyorlar.

“ELİMİ SUYA SÜREMİYORUM”

Kanlı ishal ve kusma şikayetiyle gittiği hastanede tedavi gördükten sonra taburcu edilen 70 yaşındaki Fatma Keskinkılıç,  “İçim rahat değil. Suya elimi bile süremiyorum. Korkuyorum. Hazır suyla banyo yapıyorum. Hazır suyla banyo ne kadar olur. Bunu kim yaptıysa bulunmasını istiyorum. Herkes taşındı. Kimseler yok. Burda kalsalar ne yapacaklar? Pis suyu mu içecekler? Ben de taşınalım diyorum. Ne yapcağımızı ben de bilmiyorum. Ev alsak paramız yok. Ev kirası çok para” ifadelerini kullandı.

“BENİM GELİNİM, TORUNUM ÖLSEYDİ NE YAPARDIM?”

74 yaşındaki Seher Kavcıoğlu ise torunu ve gelininin de hasta olduğunu gözyaşları içinde anlatarak; “Ben buraya geleli 40 sene oldu. Böyle bir şey görmedim. Ne olacak bu mahallenin hali. Yukarı ve Aşağı Yuva’da bir şey olmuyor da burada neden oluyor. Bunun bir nedeni var. Bir şey yaptılar. Millet kiraya gidiyor. Kiraya gidebilecek var gidemeyecek var. Ben kiraya gitsem nasıl ödeyeceğim. Karşıdaki komşu gitti. Yukarıdaki gidecek. Kiracı vardı gitti. Milletin çocukları 1 aydır Ankara’da. Benim torunum, gelinim hasta oldu. Hepimiz can taşıyoruz. Benim torunum, gelinim ölseydi ne yapardık. Herkes evini satıp gitmeye karar verdi. Köyden cenaze çıkmış gibi sessiz kaldı. Oğlum sabah işten geldi, banyo yapmadan yattı çocuk. Su gelmiyor. 1 haftadan beridir su yok. Çaypınar köyünde kızım var. Oradan doldurduk suları. Taşıma suyla ne zamana kadar idare edeceğiz” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim