EĞİTİM SEN GÜNLÜKLERLE YILSONUNU DEĞERLENDİRDİ

Eğitim Sen Bolu Şube Yürütme Kurulu Başkanı Zehra Kulalı Gezici, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası’nın pandemi sürecinde yayımladığı günlüklerin raporlarını paylaşarak Bolu’nun yılsonu değerlendirmesini yaptı.  Gezici; “Eğitim Sen olarak; güvencesizliğin, torpilin, liyakatsizliğin ve kadrolaşmanın tüm topluma dayatıldığı, eşit yurttaşlıktan söz edemeyeceğimiz bir dönemde birlikte mücadelenin ortak geleceğimiz için zorunlu olduğunu, eşit ve özgür bir gelecek için kadrolu güvenceli iş, laik, bilimsel ve kamusal eğitim mücadelemizi kesintisiz ve bir arada sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz “dedi.

 Haber: Aslı Akış

 Eğitim-Sen tarafından pandemi günlerinde, yaşanan gelişmeleri gün gün, madde madde içeren rapor hazırlandı. Eğitim Sen Bolu Şube Yürütme Kurulu Başkanı Zehra Kulalı Gezici, 19 Mart’tan itibaren neredeyse her gün yayımlanan günlüklerin raporunda yer alan  “Salgın döneminde uzaktan eğitim, eğitim emekçileri, eğitim, yükseköğretim ve özel öğretim kurumları, bilsem öğretmenlerinin ücretleri, öğretmen atamaları, YKS,  LGS ve DGS’ye dair başlıkları kamuoyu ile paylaştı.

Eğitim-Sen Bolu Şube Başkanı Zehra Kulalı Gezici, öğretmenlerin ve öğrencilerin taleplerinin eğitim günlükleriyle kayıt altına alındığını ifade ederek; “Bildiğiniz gibi Dünya ‘da ve Ülkemizde Covid-19 salgınıyla olağanüstü bir dönem yaşamaya devam ediyoruz. Salgında ilk can kayıplarıyla beraber yetkililer, 16 Mart 2020 Pazartesi günü örgün ve yaygın tüm eğitim kurum ve kademelerinde yüz yüze eğitime ara verme kararı aldı. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası olarak bu kararı yerinde ve zamanında bir karar olarak karşıladık. Eğitim SEN genel merkezince ülke geneli ve yerellerde eğitime dair yaşanan sorunları, tüm eğitim emekçileri ve öğrencilerimizin taleplerini öngörülemez bu koşullarda Eğitim günlükleriyle kayıt altına almaya çalıştık” diye konuştu.

“HERKESE EŞİT ULAŞILABİLİR KAMUSAL HİZMET”

Eğitim Sen Bolu Şube Yürütme Kurulu Başkanı Zehra Kulalı Gezici, pandemi döneminde, eğitim emekçilerinin haklarını gündeme getirdiklerini ifade ederek, “Böyle bir dönemde siyasi iktidarın, kamu yöneticilerinin yaptıkları veya yapmadıkları ile emekçilerin yaşananlara karşı tepkilerinin silinip gitmemesi için küçük bir çabaydı. Bizlerin de kamu yöneticilerinin de öngörmediği salgın dönemi, kamusal yaşamın her gün yeniden düzenlenmesine neden oldu. Bu dönemde siyasi iktidarın faaliyetlerini belirleyen temel unsur sermayenin ve kendisini destekleyenlerin gözetilmesiydi. Bu nedenle, günlüklerde sürekli olarak sosyal devletin görev ve sorumlulukları ile emekçilerin haklarını öne çıkarmaya çalıştık. Eğitim ve Bilim Emekçileri sendikası olarak en başından bugüne önceliğimiz, eğitim emekçileri ve öğrencilerimizin sağlık hakkı olduğunu ve süreçte alınan kararların herkese eşit ulaşılabilir kamusal hizmet olması ve kimsenin mağduriyet yaşamaması olmuştur. Siyasal iktidarın ve sermayenin saldırılarının yoğunlaştığı, kamu yöneticilerinin fiili uygulamalarının emekçileri zorladığı bu dönemde Eğitim Sen olarak kamusal sorumluluğumuzun gereği kesintisiz mücadele yürütmeye alıştık” şeklinde konuştu.

 “UZAKTAN EĞİTİM DÖNEMİ EŞİTSİZLİKLERİ DERİNLEŞTİRMİŞTİR”

Gezici, uzaktan eğitim döneminin öğrenciler açısından bir takım eşitsizliklere yol açtığını belirterek, “Uzaktan eğitim dönemi eşitsizlikleri derinleştirmiştir. İnternet erişimi olmayan öğrenciler uzaktan eğitimden yararlanamamıştır. Özellikle sınav senesinde olan öğrenciler açısından bu eşitsizlik daha yoğun yaşanmıştır. Uzaktan eğitimde yapılan her uygulama, uzaktan eğitim araç ve imkânı olmayan öğrencilerimiz için eşitsizliği derinleştirmiştir. Anadili Türkçe olmayan öğrenciler, göçmen ve mülteci ailelerin çocukları uzaktan eğitimden eşit yararlanamamıştır. Salgınla beraber başlayan uzaktan eğitimin ayrıntılı ve bilimsel olarak değerlendirilmesi, bunun için de MEB’in uzaktan eğitimle ilgili verileri paylaşması gerekmektedir. Uzaktan eğitimde kullanılan ders içerikleri, derslerin anlatım hızı ve kullanılan içerikler ile uzaktan eğitimden amaçlananlar arasında uyum yoktur.  Uzaktan eğitimde kamuoyunda da tartışma yaratan görüntü ve içeriklerin siyasal iktidarın kendi siyasal ve ideolojik amaçlarını eğitime hâkim kılma isteğinin bir sonucudur. Eğitim Sen olarak, uzaktan eğitimin, yüz yüze eğitimin yerini alamayacağı tamamlayıcı bir eğitim olarak ele alınması gerekliliğini tekrarlar hatırlatıyoruz” ifadelerini kullandı.

 “ÖĞRETMENLER İSTEKLERİ DIŞINDA GÖREVLENDİRİLMİŞTİR”

Öğretmenlerin, pandemi sürecinde oluşturulan “Vefa destek” gruplarında isteği ve uzmanlığı dışında çalıştırıldığını söyleyen Zehra Kulalı Gezici, “Eğitim Sen olarak salgın sürecinde önceliğimizin ayrımsız tüm eğitim emekçilerinin sağlık hakkı ve mesleki özlük hak kayıplarının yaşanmaması yönünde olmuştur. Kamuda, özelde güvencesiz çalışan, atanan ama kararnamesi gönderilmeyen meslektaşlarımızın, MEB’’in sorumluluğundaki Rehabilitasyon Merkezi öğretmenlerimizin, PİKTES öğretmenlerinin de sesine ses olmaya devam ettik. Bu süreçte kamu yöneticilerinin aldığı kararların emekçilerin lehine olmadığı ve toplumsal fayda üretmediğine tanıklık ettik. Öğretmenler istekleri dışında ve uzmanlık alanlarına uygun olmayan şekilde “vefa destek gruplarında” görevlendirilmesi toplumsal fayda üretmediği gibi, öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmasına aracı olmuş, arkadaşlarımızın sağlığı açısından da risk oluşturmuştur” diye konuştu.

 “BİLSEM ÖĞRETMENLERİNİN ÜCRET SORUNU DEVAM ETMEKTEDİR”

Eğitim Sen Bolu Şube Yürütme Kurulu Başkanı Zehra Kulalı Gezici, özellikle Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğretmenlerinin ücret kesintileri sorununun giderilmediğine vurgu yaparak, “28 Mart 2020 tarihli ücret kesintisi kararıyla öğretmenlerin hakları sınırlandırılmakta ve daha da önemlisi toplu sözleşme sonucunda edinilen haklarımızın kullanımı engellenmektedir. MEB tarafından alınan 28 Mart 2020 kararlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açtık.

Yoğun çabalarımız ve girişimlerimiz sonucunda meslek lisesi öğretmenlerinin mağduriyeti kısmen giderilse de sorun ortadan kalkmamıştır. BİLSEM öğretmenlerinin ücret sorunu devam etmektedir. BİLSEM öğretmenlerinin ücretleri kesilemez. MEB hızla bu durumu düzeltmeli ve BİLSEM öğretmenlerinin mağdur olmasını engellemelidir. Ücretli öğretmenler ve usta öğreticilerin ücret kayıplarının karşılandığına dair bir algı oluşturulmuş olsa da gerçekte arkadaşlarımızın yaşadığı mağduriyetler devam etmektedir. Alınan karara göre, arkadaşlarımıza yapılan ödemeler okullar açıldığında yapılacak telafi eğitimi içindir. Eğitim yöneticilerinin bu durumla ilgili arkadaşlarımıza taahhütname imzalatması kabul edilebilir bir durum değildir. Ücretli öğretmenler ve usta öğreticiler, aynı diğer öğretmenler gibi, ücretli idari izinli sayılmalıdır” şeklinde konuştu.

“TAM ZAMANLI ÇALIŞMA ARKADAŞLARIMIZIN SAĞLIĞINI TEHDİT ETMEKTEDİR”

Gezici, okullarda teknik ve yardımcı işler yapan eğitim emekçilerinin tam zamanlı çalışma saatlerine tepki gösterdi; “İdari, teknik ve diğer işleri yapan yardımcı hizmetler sınıfındaki eğitim emekçilerinin 1 Haziran 2020 tarihinden bu yana tam zamanlı çalışmaya başlaması arkadaşlarımızın sağlığını tehdit etmektedir. Bu durumda olanların günlük çalışma süreleri kısaltılmalı, dönüşümlü çalışmalarına olanak sağlanmalıdır. Ocak 2020 dönemi olarak 18 Mart tarihinde ataması yapılan 19.921 öğretmen arkadaşımız ancak bugün göreve başlayabilecek. 22 Haziran tarihinden itibaren kararnameleri atandıkları illere gönderilecek olan arkadaşlarımız, bu defa da mesleki çalışmaları istedikleri illerde değil atandıkları illerde yapmak durumunda kalacak. Öğretmenlerin mali ve özlük hakları, göreve başladıkları tarihte değil, atandıkları 18 Mart tarihten itibaren başlatılmalıdır.”

 “ÖĞRETMENLER YARDIM KAMPANYALARINA BAĞIŞ YAPMAYA ZORLANMIŞTIR”

Zehra Kulalı Gezici, öğretmenlerin, koronavirüs salgını sürecinde başlatılan yardım kampanyalarına bağış yapmaya zorlandığını iddia ederek, “Öğretmenler, eğitim yöneticileri tarafından, salgın döneminde başlatılan yardım kampanyalarına bağış yapmaya zorlanmıştır. Yardım kampanyalarına katılmak veya katılmamak tamamen çalışanların kararına bağlıdır. Kimse bağış yapmaya zorlanamaz. 2020/8 sayılı genelgeye göre idari izinli sayılması gereken 60 yaş üzeri ve kronik rahatsızlığı olan MEB çalışanları, Personel Genel Müdürlüğü’nün yazısından dolayı salgın döneminde çalışmak durumunda kalabilir. Bu durumun düzeltilmesi için MEB’e yazı yazdık. Öğretmenlerin Haziran 2020 mesleki çalışmalarını okullarda, yüz yüze yapması kararından vazgeçilerek, sendikamızın ısrarlı takibi sonucunda mesleki çalışmaların uzaktan yapılması kararı alındı” diye konuştu.

“ÜCRETSİZ İZİNDEN DÖNMEK İSTEYEN ÖĞRETMENLERİN TALEPLERİ KABUL EDİLMEMİŞTİR”

İhraç edilen öğretmenlerin görevlerine dönmesi için mücadele edeceklerini ifade eden Gezici, “OHAL İşleri İnceleme Komisyonu’nda Eğitim Sen üyesi eğitim ve bilim emekçilerinin başvurularının sonuçlanma oranı diğer dosyalara göre düşüktür. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesi ihraç bir üyemizin pasaport yasağının kaldırılmasına karar verdi. Tüm ihraç arkadaşlarımız acilen görevlerine iade edilene ve tüm hakları geri verilene kadar mücadelemiz devem edecektir.

Ücretsiz izinden dönmek isteyen öğretmenlerin talepleri kabul edilmemiştir. Ücretsiz izne ayrılmak ve geri dönmek mevzuatla düzenlenmiş haklarımızdır” dedi.

 “20 BİN ÖĞRETMEN ATAMASI YETERLİ DEĞİLDİR”

Gezici, yapılan 20 bin öğretmen atamasının yetersiz olduğunu söyleyerek, “Haziran 2020 dönemi olarak sadece 20 bin öğretmen atamasının yapılması yeterli değildir. Gereksinim kadar atama yapılması ve alanlara göre kontenjanların gerçek duruma ve gereksinime göre yeniden belirlenmesi gerekmektedir. MEB, EKYS sonuçlarının açıklanmasının hemen ardından “Yönetici Atama Takvimi”ni açıkladı. Salgının geldiği aşamada MEB’in önceliğinin yönetici ataması olmasının anlaşılabilir bir tarafı yoktur. EKYS sonucuna göre atama talep edeceklerden iller arası tayin isteyeceklerin yöneticilik iş ve işlemleri atamasının yapıldığı ilde yapılmalıdır” şeklinde konuştu.

“YASANIN EN FAZLA MAĞDUR ETTİĞİ KESİM REHBER ÖĞRETMENLER OLMUŞTUR”

Zehra Kulalı Gezici, öğretmenlerin tatilleri ile ilgili TBMM’de kabul edilen yasadan dolayı özellikle rehber öğretmenlerin mağduriyet yaşadığını söyleyerek, “Öğretmenlerin tatilleri ile ilgili yasa TBMM’de kabul edildi. Yasanın kabulünden sonra yaz tatilinin kısalıp kısalmayacağı ile ilgili bir tartışma başladı. Söz konusu yasanın en fazla mağdur ettiği kesim rehber öğretmenler olmuştur. Bu konuda acilen yeniden bir düzenleme yapılmalı ve oluşabilecek sorunlar engellenmelidir. Proje okullarında görev yapan eğitim yöneticilerine yeniden görevlendirilme için başvuru hakkı verilmiştir. Bu durumun eşitsizlik yaratması kaçınılmazdır. Toplumsal fayda üretmeyen proje okulu uygulaması sonlandırılmalıdır” diye konuştu.

 “ADAYLIK KALDIRMA SINAVI İÇİN ÜCRET TALEP EDİLMEMELİDİR”

Öğretmenlerden talep edilen ücretlerin iptal edilmesi gerektiğini belirten Gezici, “Bu dönemde Anayasa Mahkemesi güvenlik soruşturması ile ilgili kanunu iptal etti. Güvenlik soruşturması nedeniyle göreve başlatılmayan kamu emekçilerinin mağduriyetlerinin acilen giderilmesi ve tüm hak kayıplarının karşılanarak görevlerine bir an önce başlatılması gerekmektedir. MEB, Adaylık Kaldırma Sınavı’na girecek olan öğretmen arkadaşlarımızdan 120 TL sınav ücreti talep etmektedir. Adaylık Kaldırma Sınavı için ücret talep edilmemelidir. Kamu hizmeti üreten kamu emekçilerinden kendi kurumlarının ücret talebi kamusal hizmetin doğasına aykırıdır. Köy öğretmeninden lojman ücreti alınmaktadır. Bu durum köy öğretmenine tarihsel olarak yüklenen anlama da 222 sayılı Yasa’nın ruhuna da aykırıdır” ifadelerini kullandı.

 “SALGINLA MÜCADELEDE SINAV YAPILMASI İZAH EDİLEMEZ”

YKS ve LGS ile ilgili konuşan Gezici, salgın döneminde sınav yapılmaması gerektiğinin altını çizerek,

Okulların ve üniversitelerin fiziksel olarak “yeni normale” göre hazırlanması ve bugüne kadar devam eden işleyişin de yeni normale göre yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yaklaşık 30 milyon kişiyi doğrudan ilgilendiren bu konuda Haziran ayına gelinmiş olmasına rağmen kapsamlı bir çalışma yapılmamış olması ciddi bir eksikliktir. Öğrencilerimizin sağlık hakkı başta olmak üzere eşit, nitelikli kamusal eğitim hakkı için mücadele edeceğiz. Bakanlık salgın başlar başlamaz sınav tarihleriyle ilgili bir açıklama gerçekleşirdi. LGS sınavı ile ilgili bir değişiklik yapmadan, YKS’yi Temmuz ayının sonuna ertelediğini duyurdu. Bu süreçte gerek bilim insanları, öğrenci ve veliler günlerce salgında sınav olmayacağına dair seslerini duyurmaya çalıştı. Ancak yetkililer bu sesi duymadığı gibi LGS’Yİ 1 Hafta sonraya, YKS’yi TEMMUZ sonundan Haziran ayı sonuna aldı. Bazı sınavların ertelenmesi bazı sınavların yapılası ısrarı, salgınla mücadelede izah edilemez” şeklinde konuştu.

 “DGS’DE EN FAZLA KONTENJAN ARTIŞININ BOLU’DA OLMASI MÜCADELEMİZ SONUCUDUR”

Gezici, DGS’de en fazla kontenjan artışının Bolu’da olmasının Eğitim Sen ve velilerin başarısı olduğunu vurguladı; “Eğitim Sen olarak; önceliğimizin eğitim ve bilim emekçilerinin ve öğrencilerin sağlık hakkı olduğunu, var olan eşitsizliklerin salgın döneminde derinleştiğini ve olağanüstü bir dönemde bu sınavın olağan yöntemlerle gerçekleştirilemeyeceğini ifade ettik. Ve 2020 yılı LGS, geride pek çok tartışmayı ve hafızalardan silinmeyecek görüntüleri bırakarak tamamlandı. İktidarın ve sermayenin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş eğitim sistemimiz seçme ve eleme üstüne hazırlanan müfredat topluma ve geleciğimize faydası olmadığı gibi eşitsizliği ve adaletsizliği arttırmakta ve sınıfsal farkları daha da derinleştirmektedir.  Sınavlarla oluşturulan rıza ‘’başarısızlık ‘’gerekçesiyle eşitsizlikleri meşrulaştırmaktadır. Sonuçları itibariyle milyonlarca öğrencinin tüm yaşantısını etkileyen sınavlar öğrencilerimizin istediği okul türüne yerleşmesinin de önünde engel olarak gösterilmektedir.

2020 yılında DGS’de en fazla kontenjan artışının Bolu’da yaşanmış olması, Eğitim SEN                           BOLU Şubesi olarak velilerimizle birlikte yürüttüğümüz kamusal eğitim mücadelesinin sonucudur. Kamusal eğitim mücadelesi ortak geleceğimizin mücadelesidir.”

Zehra Kulalı Gezici, son olarak eşit, bilimsel ve kamusal eğitim için mücadele etmeye devam edeceklerini ifade ederek, “Eğitim SEN olarak; güvencesizliğin, torpilin, liyakatsizliğin ve kadrolaşmanın tüm topluma dayatıldığı, eşit yurttaşlıktan söz edemeyeceğimiz bir dönemde birlikte mücadelenin ortak geleceğimiz için zorunlu olduğunu, eşit ve özgür bir gelecek için; kadrolu güvenceli iş. Laik, bilimsel ve kamusal eğitim mücadelemizi kesintisiz ve bir arada sürdüreceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Tüm eğitim emekçileri, öğrenci ve velilerimize sağlıklı bir tatil diliyoruz” dedi.

 

 

Editör: TE Bilisim