İnsani Yardım Vakfı (İHH) Bolu şubesi “Bu Sefer Adalet ve Kardeşlik için buluştuk” sloganıyla İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’un Türkiye ziyaretine tepki gösterdi.

HABER: ASLI AKIŞ

İsrail Cumhurbaşkanı Hertzog, 2008'den bu yana Türkiye'yi ziyaret eden ilk İsrailli lider oldu. İHH Bolu Şubesi tarafından İsrail Cumhurbaşkanın gelişini protesto etmek amacıyla Kadı cami önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya, Bolu İHH Başkanı Fethi Sarımsakcı, Genç İHH üyeleri, STK temsilcileri ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Bolu İHH Başkanı Fethi Sarımsakcı, Mavi Marmara şehitlerini hatırlatarak; “Şehit Topçuoğlu abimiz hatırına binaen teşekkür etmem gereken kardeşlerim var. Ankara protokol yolunda terör devleti İsrail’in müsveddelerini yere indirip parçalayan Anadolu Gençlik Derneği’nin yiğit evlatlarına selam olsun. Onlara bir teşekkürü hem kendi adıma hem Mavi Marmara Şehitleri adına bir borç biliyorum.” Dedi.

Grup adına açıklamayı yapan Genç İHH sözcüsü Bilal Başol, 20. Yüzyılın başlarında Ortadoğu’da ciddi kırılmalar, bu kırılmaların getirdiği büyük değişimler yaşandığına dikkat çekerek; “Bölgenin hâkim gücü Osmanlı’nın zayıflamasıyla; uzun yüzyıllardır adalet ve barış çınarı altında yaşayan bu coğrafyada kanla işgal tarihi yazılmaya başlandı. Bu süreçte; önce Hristiyan Siyonizmi, ardından Yahudi Siyonizmi’nin girişimleri sonucunda dünyanın pek çok yerinden Yahudiler bölgeye getirilerek Filistinliler yerinden edilmeye başlandı. Bölgeye gelen Siyonistler, manda rejiminin de çabaları ile silahlı çeteler oluşturarak yerli halkı yerinden etmeye çalışmış, kolonileşme faaliyetleri içine girmiştir. “Etnik Temizlik” diyeceğimiz bu süreçte sistematik bir soykırım yaşanmış, yüzbinlerce Filistinli yerinden edilerek İsrail işgal devletinin kuruluşu ilan edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

“FİLİSTİN TOPRAKLARININ NEREDEYSE TAMAMI, APARTHEİD İSRAİL REJİMİNİN İŞGALİNE UĞRADI”

Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden işgal rejiminin, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmeyen kriz sarmalı ürettiğini belirten Başol; “Bugün geldiğimiz noktada Filistin topraklarının neredeyse tamamı, apartheid İsrail rejiminin işgaline uğradı. Kurulduğu günden itibaren bölgedeki hak ihlallerine devam eden İsrail, uluslararası hukuku ayaklar altına alarak bölgede bitmek bilmez bir kriz sarmalı üretmiştir. Bu kriz, sadece Filistin toprakları ile de sınırlı kalmamış; dalga dalga tüm dünyayı etkisi altına alan bir virüse dönüşmüştür. İsrail’in son yıllardaki karnesine baktığımızda, hemen hemen her gün ayrı bir hak ihlali ve yerinden etme ile geçmiştir. Çocuk, yaşlı ve kadınlar üzerinde uyguladığı sert ve acımasız politikalar ile milyonlarca insanın yerinden edilmesi, evleri yıkarak toprakların işgal edilmesi, mabetlere saldırarak din özgürlüğünün elinden alınması bu ihlallerden yalnızca bazılarıdır. Filistinlilerin yaptığı insancıl gösterilere uyguladığı orantısız güç ile binlerce gencin sakat kalmasına ve bir ömür boyu tekerlekli sandalyeye mahkûm olmasına sebep oldu” dedi.

“GAZZE AMBARGOSU KALKMALI”

Son 70 yıldır Ortadoğu’da problemden, kandan ve gözyaşından beslenen işgal çetelerinin, sadece Filistin için değil, Türkiye için de bir güvenlik sorunu olduğunun altını çizen Başol; “2010 yılında insani yardım taşıyan Mavi Marmara Gemisine, uluslararası sularda yaptıkları hukuksuz saldırı ile 9 vatandaşımız şehit edilmiş, 1 kişi 4 yıl boyunca komada kaldıktan sonra şehit olmuştur. 56 insani yardım gönüllüsü de, ağır bir şekilde yaralanmıştır. Bu saldırı sonrasında yaşanan süreçte Mavi Marmara Derneği olarak tam 12 yıldır süren hukuk mücadelesine başladık. Ailelerimiz ve arkadaşlarımız adına ulusal ve uluslararası mecralarda yaptığımız kişisel başvurulara, gayri hukuki şekilde engel olunmaya çalışıldı. Mülkün temeli olan adalet; Yahudi lobisinin gizli görüşmeleri ile engellenmeye çalışıldı. Bağımsız Türkiye mahkemeleri, taraflı tutumu ile insanların hak ve hukuk arayışlarına engel üstüne engel koydu.

Bu süreçte apartheid İsrail güçleri, Türkiye’ye onlarca söz verdi. Gazze’de hala devam eden karadan ve denizden ambargonun kaldırılması, Kudüs’te bulunan Müslüman nüfusun taciz edilmesinin durdurulması, İslam dininin kutsal mekanlarından biri olan Mescid-i Aksa’daki saldırıların önlenmesi ve Filistinlilere seyahat/ din özgürlüğü tanınması gibi yerine getirilmeyen onlarca söz verildi.

Yaşanan bunca sıkıntının ve hesabı hala sorulmamışken ve bu hukuksuz saldırının üstüne, Türkiye devleti yöneticilerinin işgalci apartheid rejimi İsrail ile başlattığı siyasi yakınlaşmayı anlamakta güçlük çekiyoruz. Türkiye’nin de milli güvenliğini tehdit eden çeteleri ve örgütleri fonlayan, 15 Temmuz Darbe girişiminin bir tarafgiri, Ortadoğu’daki kronikleşen birçok problemin esas tetikleyicisi olan bu yapı ile siyasi yakınlaşmanın daha büyük problemlere kapı aralayacağına inanıyoruz. Apartheid rejiminin en önemli özelliği istikrarsızlıktan ve problemden beslenen bir gelenekte oluşudur. Şunu tekrar ifade etmemiz gerekir. İsrail verdiği sözleri asla tutmamıştır. İsrail bölgedeki istikrarsızlıktan beslenmektedir. Siyonist inancın temelinde; kendisi dışındaki bütün din, dil ve renklere yaşam hakkı tanımamak yatmaktadır.” Şeklinde konuştu.

“SİYASİ YETKİLİLERE SESLENİYORUZ”         

Türkiye’nin tarihi mirası ve kültürü ile dünyanın bütün bölgelerine adalet ve yardım götürdüğüne dikkat çeken Genç İHH sözcüsü Bilal Başol; “Devlet geleneği olarak teröristlerle, haydutlarla ve hırsızlarla işbirliği içinde olmamıştır. İsrail’in senelerdir tüm Ortadoğu’da finanse ettiği terörü ve Türkiye Cumhuriyet vatandaşlarını katlederek sergilediği şımarık tutumu görmezden gelerek, siyasi bir yakınlaşmanın daha büyük problemlere yol açacağını biliyoruz. Apartheid rejimi İsrail’in, Türkiye’nin dış politikası için bir tehlike olduğunu iyi biliyoruz. Halkın iradesini yok sayarak ve kendi vatandaşlarının hukuki mücadelesi hala devam ediyorken bu tür bir yakınlaşmanın, ülkemizdeki adalet sistemini yerle bir edeceğini iyi biliyoruz.” Diye konuştu.

“GELİN BU YANLIŞTAN YOL YAKINKEN AYRILIN”

Bilal Başol,hatay’da verilen şehitleri anımsatarak mavi Marmara yoluna devam ettiklerini kaydetti. Başol; “Kendi vatandaşlarının hukuki mücadelesi hala devam ediyorken bu tür bir yakınlaşmanın, ülkemizdeki adalet sistemini de olumsuz etkileyeceğini iyi biliyoruz. Mavi Marmara’nın, Hatay’da verdiğimiz şehitlerin, Gazze’deki ablukanın, Mescid-i Aksa’ya saldırıların hesabı sorulmadan İsrail ile başlayacak bir normalleşme; sadece bölgedeki krizlerin daha da kurumsal zeminlerde karşılık bulmasına sebep olacaktır. Son olarak şunu bilmenizi isteriz, Bizim seferimiz hala bitmedi ve Mavi Marmara yoluna devam ediyor.” dedi.

Editör: TE Bilisim