Sudan zehirlenme vakalarının yaşandığı, 148 kişinin rahatsızlandığı ve 1 kişinin hayatını kaybettiği Yuva Köyü’ndeki son gelişmelere ilişkin bilgi veren Avukat Tunahan Sarıalan, “Normalde kimyasal atıklarını taşıyan şirket burada araçlarını yıkayamaz. Araçlarını yıkarken o tesiste temizlik yaparken bu boru üzerinde tahribat yapıldığı söyleniyor” dedi.

Haber Merkezi

Bolu’nun Yuva Köyü’nde sudan zehirlenme vakaları yaşandı. 1 kişinin hayatını kaybetsine ve 148 kişinin hastalanmasına neden olan olaya ilişkin CNN Türk’ten Ceylan Sever ve Mehmet Bulut, köye giderek mağdurlarla konuştu. CNN Türk ekibi, yaptığı röportajlar neticesinde bazı vatandaşlarda, yaşanan zehirlenme nedeniyle kalıcı hasarların meydana geldiğini ifade etti.

 "7 AYLIK HAMİLEYDİM, ERKEN DOĞUM YAPTIM"

Zehirlenen ve ikinci çocuğuna hamile olan 28 yaşında Tuğba Karadağ, tedavi gördüğü esnada atak geçirdi ve kalbi durdu. Karadağ, “7 aylık hamileydim, hiçbir sıkıntım yoktu. Çok sağlıklı bir hamilelik dönemi geçirdim. Ta ki zehirlenene kadar. Bu yüzden erken doğum oldu. Ankara’ya sevk ettiler. O doğum anlarını, Ankara’ya yatış anlarını, ilk zamanları hiç hatırlamıyorum. Zaten bilincim gitmiş. Ankara’da 2,5 ay yoğun bakımda kaldım. Entübe oldum. İki sefer yoğun bakımda nöbet geçirdiğim sırada pıhtı atmış gözüme, hala daha yaşıyorum sıkıntılarını” dedi.

"YOĞUN BAKIM SONRASI YÜRÜYEMİYORDU"

Hastaneye sevk edilenler arasında çocuklar da vardı. Nursen Gülen'in üçüz çocuklarından ikisi zehirlendi. 13 yaşındaki Yiğit Gülen, yürüyemez, elini kullanamaz ve konuşamaz hale geldi. Nursen Gülen, “Nerdeyse 4.5 aydır hastane sürecimiz var. Hala hastanedeyiz. Şu an hala hastanedeyiz, şu an rehabilitasyon merkezinde yatıyoruz. Yiğit yoğun bakım sonrası yürüyemiyordu. Kas gücünü kaybetti. Benim evladım konuşmasını yitirdi. Bununla alakalı biz şu an rehabilitasyon hastanesine yatıyoruz ve 45 gündür de burada yatıyoruz. Çok şükür ki iyi sonuçlar almaya başladık. Ama 4,5-5 aydır çocuğumuzu hastane hastane gezdiriyoruz” ifadelerini kullandı.

“1 HAFTA YOĞUN BAKIMDA KALDIK”

İlknur ile Mustafa Özkan çiftinin 4 yaşındaki oğlu Ertuğrul’da zehirlenenler arasındaydı. İlknur Özkan, “Üç defa biz zaten çocuğumu götürdük hastaneye. Karın ağrısı şikayetiyle getirdik. Serum takıp gönderdiler. Ertesi gün 20 defa falan istifra etti. Hemen zaten yoğun bakıma aldılar. Böbrekleri iflas etme durumuna gelmiş dediler. Ertesi gün Ankara’ya gönderdiler. Orda 1 hafta yoğun bakımda kaldık. 12 defa diyalize girdi” diye konuştu.

Mustafa Özkan ise tansiyon sıkıntısının baş gösterdiğini belirterek, “Ankara’da 30-40 gün civarı yattık. Yani hayatımızın en zor günleri diyebiliriz. Buradan giderken doktorlar bize bayağı bir sıkıntılı olduğunu yani hayati tehlikesinin olduğunu söylediler. Ama orada uzun bir tedaviden sonra şükür rabbime yani hastalığı biraz atlattı. Şu an tansiyon var. Eğer ilaçlarını kullanmazsa tansiyon yükseliyor. Şu an tansiyon var ama kalıcı mı olacak tekrar düzelecek mi tam olarak bilmiyoruz” sözlerini ekledi.

"ANNE DİYE BAĞIRIYOR AMA BENİ DUYMUYORDU"

Gülşah Karaca’nın 3 çocuğu da zehirlendi. Gülşah Karaca, “Bana doktorların söylediği kelime ‘Bu çocuk ölüyor ölüyor’ dediler. Zaten çocuğun bilinci falan gitmişti. Gözleri görmüyordu, duymuyordu, kriz geçiriyordu. Kendini bilmediği halde çabalıyordu. ‘Anne’ diye bağırıyor ama beni duymuyordu. Öyle şey oldu. Bizi yoğun bakıma aldılar. Buradan baktım. Buradaki yoğun bakımda sürekli atak geçirdi. Çocuk kalbini durduracaktı neredeyse ambulansla gidene kadar. 3 kere ambulansta geçirdi. Eğitim ve araştırma hastanesinde yattık. Cebeci’de Ankara'da 3 kez atak geçirdi. Makinalara bağlamışlar, bilinci gitmişti. Zaten ‘Beyninin iki damarına pıhtı attı’ dediler. Yürüme yetkisini yitirdi. Beslenmeyi yitirdi. Burundan beslendik hep” kelimelerini kullandı.

"SÜREKLİ DİYALİZE BAĞLANDIM"

3 çocuk annesi Canan Adıgüzel de 35 gün boyunca yoğun bakımda kaldı ve böbrekleri iflas etti.

Canan Adıgüzel, “Üç gün sonrasında ultrasona girdim de böbreklerin ikisinde iflas edildiğini öğrenip acilen hemen 10 dakikada içinde ambulans gelip beni Ankara’ya gönderdiler. Covid bölümünde Covid oldum. Bir de orada on gün normal Covid bölümünde bir odada sadece geri kalan 25 gün boyunca da hep yoğun bakım odasındaydım. Sürekli diyalize bağlandım. Ben hala da şu anda sanki hastalanıyormuşum gibi psikolojikman aşırı derece çok kötüyüm” şeklinde konuştu.

SU NASIL KİRLENDİ?

Programa katılan Avukat Tunahan Sarıalan da suyun kirlenmesine sebep veren iddialara ilişkin bilgi verdi. Ellerindeki bulguları paylaşan Sarıalan, “10 Temmuz’da ilk vakalar başladı. Ancak ilk vakaların öncesinde 21 Haziran tarihinde Bolu Halk Sağlığı tarafından buradan numuneler alındı. Bu numunelerin sonuçları 23 Haziran tarihinde çıktı. Sağlık Bakanlığı'nın Teftiş Kurulu raporunda da zaten bunlar belirli daha sonra İstanbul Halk Sağlığındaki raporlar yine vakalar başlamadan iki gün önce 8 Temmuz tarihinde sonuçları çıktı. Sonuçlarda kirlilik tespit edildi. Açıkça suyun içilemez olduğu sonuçlarda tespit edildi ve hiçbir şekilde bildirim yapılmadı” dedi.

İçme suyundaki inceleme sonucu henüz netlik kazanmadı. Yuva Köyü'ndeki, akarsu ve sondaj kuyularından da örnekler alındı. Köyün deposuna su gönderimini sağlayan sondaj kuyusu kuyudan çıkan hat üzerinde bir hasar meydana geldi ve bu hasar sonucunda da köy suyuna zehirli maddelerin bulaştığı da iddialar arasında” ifadelerini kullandı.

“130 KÜSÜR BİN LİRALIK BİR CEZA KESİLDİ”

Kimyasal atık iddiasına ilişkin de konuşan Sarıalan, “Normalde kimyasal atıklarını taşıyan şirket burada araçlarını yıkayamaz. Çünkü taşıdıkları atık kimyasal ve hani bunları burada yıkamaları yasak. Araçlarını yıkarken o tesiste temizlik yaparken bu boru üzerinde tahribat yapıldığı söyleniyor. Bu tahribatın da şirket yetkilileri tarafından kendi imkanlarıyla düzeltilmeye çalışıldığı tanıklar tarafından bildiriliyor. Çevre, Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından tespit edildi. 130 küsür bin liralık bir ceza kesildi” sözlerini kullandı.

Bir diğer iddia da köyün su deposu üzerine gelen doğal kaynak suyu borusu üzerine kaçak hat çekildiği. O kaçak hatla iddiaya göre köy camiindeki bu şadırvana su taşınıyor ve buradaki su denetlenemiyor. Denetlenemeyen suyu içen köylüler ve çocuklar bu su nedeniyle zehirlenmiş olabilir. Henüz Çaydurt Mahallesi Yuva Köyü sakinleri musluk suyunu kullanamıyor. Çünkü "su" hastalığı ağır atlatan ailelerde travma etkisi yarattı.

Avukat Tunahan Sarıalan, “Soruşturma genelinde Yuva Köyü muhtarının ciddi kusuru mevcut. Herhangi bir arıtma ve temizleme tabi olmaksızın çektiği kaçak hatlarla bu olayla kendisi davetiye çıkardı. Yine buna istinaden bu kaçak hatlar üç yıl önce çekilmiş üç yıl boyunca Bolu İl Özel İdaresi ve İl Sağlık Müdürlüğü bu konu hakkında herhangi bir işlem yapmamışlar Bolu İl Özel İdaresi ve İl Sağlık Müdürlüğü’nün zincirleme ihmalleri sonucu böyle bir Zehirlenme olayına davetiye çıkarıldı.” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim