Sakarya Savaşı'ndan sonra tereddütleri ortadan kalkan Fransa, iktisadi ve kültürel konularda ayrıcalık isteklerinden de vazgeçerek, 20 Ekim 1921'de Ankara'da bir antlaşma imzalamıştır. Bu Antlaşma ile Türkiye - Fransa arasında silahlı çatışma son buluyor, güney sınırımız da tespit ediliyordu.
Moskova Antlaşması ile doğu meselesinin çözüldüğü gibi, Ankara Antlaşmasıyla da güney meselesi çözülmüş oluyordu. Bu Antlaşma, silah, cephane ve malzeme sağlanması yolunda güney sınırımızdan yararlanma imkânı verdiği gibi, batıda Yunan saldırısına rahatlıkla karşı koymak fırsatını da veriyordu.
Doğu sorununda İngiltere, Yunanistan ve İtalya ile milli menfaatleri uyuşmayan Fransa, Sevr Antlaşması'nın imzalanmasından 3 ay önce Türk-Fransız Cephesi'nde geçici bir ateşkes yaparak T.B.M.M ile ikili ilişkilere başlamıştı. Ancak, yeni T.B.M.M' ni bir siyasi mevcudiyet olarak kabul etmelerine rağmen Milli Hükümet'in Fransa ile ilişkileri daha ileri götürmesi mümkün olmamıştı.
Sakarya Zaferi'nin kazanılması ve Sovyet Rusya ile Ankara Hükümeti arasında imzalanan Moskova Antlaşması, Türk-Fransız ilişkilerini de olumlu yönde etkiledi. Fransa Cumhuriyeti, eski bakanlarından Mösyö Franklin Bouillon'u gayri resmi olarak Ankara'ya gönderdi. 9 Haziran 1921'de Ankara'ya gelen Bouillon; Mustafa Kemal, Dışişleri Bakanı Vekili Yusuf Kemal Bey ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak ile iki hafta kadar devam eden görüşmelerde bulundu. Özellikle, Mustafa Kemal ile Franklin Bouillon arasında yapılan görüşmelerde esas olarak "Misak-ı Milli" konusu ve yeni Türk Devleti'nin mevcudiyeti ele alındı. Franklin Bouillon ve Fransa, "Misak-ı Milli"yi ve yeni devletin varlığını anlamalarına rağmen, Yunan ileri harekâtının sonucunu ve dolayısıyla Sakarya Zaferi'ni görmeden kesin bir teşebbüste bulunmadılar. Nihayet, Zafer, Fransızların bu tereddütünü ortadan kaldırdı ve iki ülke arasında Ankara Antlaşması imzalandı.
Ankara Antlaşması ile İtilaf Devletleri Cephesi bozulmuş ve yeni Türk Devleti, Fransa tarafından tanınmıştır. Bu anlaşma sonunda Güney Cephesindeki savaş resmen sona ermiş ve Türkiye'nin Güney hududu belirlenmiştir. Bu sınırla, Kilikya bölgesinin önemli bir bölümü ve Bağdat demiryolunun büyük bir kısmı Türkiye sınırları içinde kalmaktaydı. Sınır, İskenderun Körfezi üzerinden Payas mevkiinin hemen güneyinden başlayarak, Meydanı Ekber'e kadar uzamaktaydı. Suriye ile aramızda çizilen bu sınır, Lozan Barış Antlaşması ile sadece teyit edilmiştir.
Nihayet bu antlaşma ile Türk milli emellerinin haklılığı ilk defa olarak batı devletlerinden birisi tarafından da resmen haklı görülmüş ve onaylanmıştır. Antlaşmanın imzalanmasını takiben iki ülke aynı düzeyde temsilcilerini karşılıklı göndererek siyasi ilişkilerine süreklilik kazandırmışlardır. Fakat bu antlaşma ile Fransa ve Türkiye arasındaki askeri harekât sona ermiş olmasına rağmen, Lozan müzakeresinde Fransa, İtilaf Devletleri safındaki yerini ve durumunu muhafaza etmiştir.
Ankara Antlaşması ile I.Dünya Savaşı'nın galiplerinden biri (Fransa), Misak-ı Milli'yi tanımış ve Ankara Hükümeti ile olumlu ilişkiler başlatmış oluyordu.
Görüşmeler sırasında Mustafa Kemal’den, Bouillon’a:
"Eski Osmanlı İmparatorluğu'ndan yeni bir Türk Devleti doğmuştur. Bunu tanımak gerekir. Bu yeni Türkiye, her bağımsız devlet gibi haklarını tanıtacaktır. Sevr Antlaşması Türk milleti için öylesine uğursuz bir idam kararnamesidir ki, onun bir dost ağzından çıkmamasını dileriz. Bu konuşmamız sırasında bile Sevr Antlaşmasını ağzıma almak istemem. Sevr Antlaşması'nı kafasından çıkarmayan milletlerle güven temeline dayanan ilişkilere girişemeyiz. Bize göre böyle bir antlaşma yoktur. Londra'ya giden delege heyetimizin başkanı eğer bundan bahsetmemişse, verdiğimiz talimat ve yetki çerçevesinde hareket etmemiş demektir. Yanlış iş görmüştür. Bu yanlışlık yüzünden Avrupa ve özellikle Fransız kamuoyunda ters etkiler doğduğu görülüyor. Bekir Sami Bey'in gittiği yoldan hareket edersek, biz de aynı yanlışlığı yapmış oluruz. Avrupa'nın Misak-ı Millî'den haberdar olmamasına imkân yoktur. Avrupa Misak-ı Millî deyimini öğrenmemiş olabilir. Fakat yıllardan beri kan döktüğümüzü gören Avrupa ve bütün dünya, şu kanlı mücadelelerin neden ileri geldiğini elbette düşünmektedir. İstanbul'un Misak-ı Millî'den ve Millî Mücadele'den haberi olmadığı yolundaki sözler doğru değildir. İstanbul halkı, bütün Türk milleti gibi, Millî Mücadele'yi bilmektedir ve ondan yanadır. Bu mücadeleyi bilmezlikten gelen ve ona karşı görünen kimselerle bunların yardakçıları azdır ve milletçe de tanınmaktadır." (Nutuk)
17 EKİM
1938- Hastalığı iyice artan ve karın bölgesinde su toplanmaya başlayan Mustafa Kemal Atatürk, ilk ağır komaya girdi. Atatürk'e konulan teşhis sirozdu. Atatürk'ün sağlığıyla ilgili ilk ''resmi tebliğ'' de bu tarihte yayımlandı.
1956- Türkiye ilk şeker ihracatını gerçekleştirdi.
1961- Paris polisi, düzinelerce Cezayirli göstericiyi öldürdü ve bazılarını Sen Nehri'ne attı.
18 EKİM
1867- ABD, Alaska'yı Rusya'dan alarak topraklarına kattı.
1912- Trablusgarp Savaşı'nı sona erdiren Uşi Antlaşması imzalandı.
1968- Dünya Olimpiyat Komitesi, iki siyah atleti (Tommie Smith, John Carlos) madalya töreni sırasında kara güç selamı verdikleri gerekçesiyle cezalandırdı.
19 EKİM
1934- Turhal Şeker Fabrikası açıldı.
1951- İngiliz askerleri, Süveyş Kanalı'nı ele geçirdi.
2003- Bosna Hersek'in eski cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç, Saraybosna'da vefat etti.
2009- Irak’taki Kandil ve Mahmur bölgelerinden gelen, aralarında terör örgütü PKK mensuplarının da bulunduğu 34 kişilik grup, Habur Gümrük Kapısı’nda güvenlik güçlerine teslim oldu.
20 EKİM
1921- TBMM ile Fransa Hükümeti arasında ''Ankara Antlaşması'' imzalandı.
1940- Türkiye'de 3. Nüfus Sayımı yapıldı. Türkiye'nin nüfusu, 17.820.950 kişi olarak belirlendi.
1945- Mısır, Suriye, Irak ve Lübnan, Filistin topraklarında devlet kurmak isteyen Yahudilere karşı Arap cemiyetini kurdu.
1949- ''Minik Vali'' olarak tanınan Ordinaryüs Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, İstanbul Valiliği ve Belediye Başkanlığı görevine başladı.
1980- Yunanistan, NATO askeri kanadına yeniden girdi.
21 EKİM
1945- Fransa'da kadınlar, ilk kez oy kullanma hakkı elde etti.
1945- Türkiye'de 4. Nüfus Sayımı yapıldı. Türkiye'nin nüfusu, 18.790.174 kişi olarak belirlendi.
1981- Atatürk Barajı'nın temeli, Devlet Başkanı Kenan Evren tarafından atıldı.
1984- Afşin-Elbistan Termik Santrali açıldı.
1987- Türkiye'de montajı yapılan ilk savaş uçağı F–16 ''Savaşan Şahin'' resmi törenle uçuruldu.
1999- Öğretim üyesi ve gazeteci yazar Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı bombalı saldırıda öldürüldü.
2007- Hakkâri Dağlıca’da konuşlu piyade taburuna teröristlerce sabaha karşı düzenlenen saldırıda 12 asker şehit düştü, 16 asker yaralandı, 8 askerle irtibat kesildi.
2007- Cumhurbaşkanının 5 yıllığına halk tarafından seçilmesini, milletvekili genel seçiminin 4 yılda bir yapılmasını ve TBMM’nin seçimler dâhil toplantı yeter sayısının 184 olmasını öngören anayasa değişikliği, halk oylamasında yüzde 68,95 oranındaki ‘’evet’’ oyuyla kabul edildi.
22 EKİM
1860- İlk özel siyasi gazete Tercüman-ı Ahval çıkmaya başladı.
1919- Amasya'da, Mustafa Kemal Paşa ile İstanbul Hükümetinin Bahriye Nazırı Salih Paşa arasında ''Amasya Protokolü'' imzalandı.
1937- Dersim bölgesinde 21 Mart gecesi başlayan ayaklanma bastırıldı. Dört yıl için çıkarılan Tunceli'nin İdaresi Hakkında Kanun, çeşitli eklerle 1947'ye kadar sürdü.
1938- Chester F. Carlson fotokopiyi icat etti.
1947- ABD yardımının ilk partisi İskenderun Limanı'na geldi. İlk malzemelerle İstanbul-Ankara karayolunun yapımına başlanacağı açıklandı.
1950- Türkiye'de 5. Nüfus Sayımı yapıldı. Türkiye'nin nüfusu, 20.947.188 kişi olarak belirlendi.
1975- Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil, Ermeni teröristler tarafından öldürüldü.
1993- Diyarbakır'ın Lice ilçesine saldıran teröristlerle çıkan çatışmada Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın şehit oldu. İlçede sokağa çıkma yasağı ilan edildi.
23 EKİM
1840- İlk Posta Teşkilatı ( Bugünkü PTT ) kuruldu.
1918- İngilizler, yerli Arap kuvvetleriyle beraber Halep güneyinden taarruza başladılar.
1956- Macaristan'da Sovyet egemenliğine karşı ayaklanma başladı. Bütün ülkeye yayılan gösterilerde, isyancılar Sovyet birliklerinin çekilmesini istediler.
1993- Karun Hazinesi, 28 yıl sonra Türkiye'ye getirildi.