Hikaye öyle ya, zamanın padişahı avlanmak için adamları ile birlikte ormana gider. Belli bir süre sonra adamlarından ayrı düşer, yorulur ve bir köylünün evinin bahçesinde misafir olur. Ev halkı gelen kişinin kim olduğunu bilmez ama giyim kuşamından, oturup kalkmasından misafirin önemli biri olduğunu evin küçük çocuğu Ayvaz anlar. Oldukça susamış olan padişah bir bardak su istediğinde, babam su almaya gitti, birazdan gelir diyerek sohbeti uzatır. Belli bir süre sonra eve geçip suyu padişaha ikram eder. Padişah suyu neden geç getirdiğini sorunca; terli ve yorgundunuz, suyu hemen versem hasta olabilirdiniz, teriniz soğuyana kadar biraz beklemek istedim der. Padişah çocuğun bu duyarlı davranışını çok beğenir ve kendini tanıtarak Ayvaz’ın ailesinden, küçük oğullarını kendisinin hizmetine verilmesi için izin ister.

Padişahın yanında yıllarını geçiren Ayvaz, zaman içinde makam mevki sahibi olur, padişahın en güvendiği insanlar arasında yer alır, çokta yüksek maaş kazanan biri haline gelir. Tabi ki bu yüksek maaş fitneye sebep olur. Sadrazam bir gün tüm cesaretini toplayarak Ayvaz’ın neden otuz kişinin aldığı ücreti aldığını padişaha sorunca, verilen cevaptan tatmin olmayarak geri döner ve bu durumu eşrafla paylaşır.

Bir gün yine adamları ile ava çıkan padişah uzaktan bir kervan görür. Bir adamını gönderir, sorun bakalım kervan nereden gelir? Adam sorup geri döner; efendim Semerkant’tan gelmektedir. Padişah sorar nereye gider? Adam cevap veremez. Başka bir adamını kervanın nereye gittiğini öğrenmesi için gönderir. Adam sorup geri döner; Rey şehrine gitmekteler. Padişah sorar, kervanda ne taşınır? Adam yine cevap veremez. O sıra Ayvaz belirir. Padişahım sizin soracağınızı tahmin ederek kervandan bilgi getirdim, sunmak isterim der. Anlatmaya başlar; Kervan Semerkant’tan gelip, Rey şehrine gider. Toplam 80 kişi var, 40 erkek, 20 kadın, 20 çocuk. 50 silahları, 20 atları, 30 develeri var, buğday ve arpa taşımaktadırlar. Padişah etrafındakilere şöyle bir bakar ve Ayvaz’ın neden yanımda olduğunu, neden yüksek maaşı hak ettiğini şimdi anlamışsınız umarım der.

Yıllardır Boluspor’u takip ediyoruz ama özellikle dünyada yaşanan salgınlar, ekonomik gelişmeler ve geçmişte yapılan hatalarla birlikte bu takımın kaliteli kadro kurmakta bu kadar zorlandığı süreç çok azdır, belki de yoktur. Geçmiş sezonlarda kadro mühendisliğinin de yanlış yapılmasını eklersek Ayvaz karakterinden çok uzak futbolcular ile sahaya çıkmak zorunda kaldı Boluspor. Yakın zamana bakacak olursak devre arası gelen futbolcular ile gönderilen oyunculara baktığımız zaman yönetimin hikayedeki Ayvaz karakterindeki futbolcu grubunu oluşturmaya çalışmakta olduğunu görüyoruz. Aslında bu çabanın ilk adamı Yalçın Koşukavak ve ekibinin takımın başına getirilmesi ile başlamıştı. Yönetim takım içinde huzursuzluk çıkaran, performansını sahaya yansıtmayan, arkadaşlarını haksız yere sahada yalnız bırakan futbolcular ile yolları ayıldı, futbol oynama dışında farklı niyeti olanların takımda yer bulamayacağını açıkça gösterdi. Hedefin ilk 7 olduğu mesajı futbolculara ve camiaya net bir şekilde verildi. Adanaspor mücadelesinde yapılan hamlelerin ne kadar doğru olduğunu futbolseverler görmüşlerdir. Boluspor maçı 10 kişi yerine 11 kişi ile oynayabilseydi kuvvetle muhtemel üç puan ile sahada ayrılacaktı.

Devamındaki Bandırmaspor maçının ilk yarısının son dakikalarında gelen golle Boluspor ikinci devreye skor olarak önde başladı. İlk yarı daha üretken, topa hakim görüntüsünü aksine ikinci kırk beş dakikada top Bandırmaspor kontrolüne bırakıldı desek yanılmış olmayız. Oyun Bandırmaspor’un hakimiyetinde görünmesine rağmen bordo beyazlı ekip gol pozisyonu üretme konusunda çok üretken olamadı, oyun tamamen fiziksel mücadeleye döndü. Özellikle bu tarz oyunlarda orta sahaların daha agresif, daha sert ve istekli bir görüntü sergilemesi gerekiyor. Oyunun son dakikalarında ise sahada gerginlik hakimdi. Adel Bettaieb oyunun durmasından kaynaklı rakip oyunculara verilmek istenen pas ile gol bulunca sinirler gerildi. Boluspor kalesi önünde oyunun durmasına neden olan pozisyon yaşanırken, Bettaib rakip saha bölgesindeydi, durumu fark edememiş olacak ki kendisine gelen pas ile oyuna devam ederek ikinci golü attı. Sonrasında Boluspor kaleyi boşaltarak Bandırmaspor’un gol bulmasını sağladı ve 2-1’lik skorla maç tamamlandı.

Yalçın Koşukavak haftalardır inanılmaz bir taktiksel mücadele veriyor ve futbolcuları da sahada uygulamaya çalışıyor. Geldiği gün yarar sağlayacağı konusunda şüpheler olmasına rağmen mevcut imkanlarla doğru hamleler yapabilmek adına mücadelesi camiada taktir toplamakta. Hikayedeki Ayvaz karakter gibi futbol konusunda üzerine düşeni yapmaya çalışan teknik ekip aynı özelliklere sahip futbolcu ekibi ile harmanlanınca sahada özlenen Boluspor izlenebiliyor. Söylediği gibi lig sonunda play off potasında bir konum elde edilebilirse ne ala!