Sayın Okurlar;

Genel anlamda, içi boş olan her kap çok ses çıkarır. Davul, her ne kadar milli musikimizin, düğün ortamlarının vazgeçilmez bir çalgısı da olsa yapısı, şekli bakımından içerisinin boşluğunu da ortaya koyarsak tokmakla vurulduğu zaman çok ses çıkarır. Durum böyle olunca, doluda doluluk, boşta hafiflik vardır. Cevizin, fındığın çürük olması hafifliği, kendisini çok mahcup etmiştir. Olgun başaklar tartar, kelleler aşağı doğru bakar. Boş başaklara dikkat ederseniz, sivrilir ve cılız haliyle yükselmeye devam eder. Böyle olunca, çarpık vücut cambazlığa soyunurken, gölgesinden korkan ürkek kafa, tarzancılık oynayacak kadar cesaretlenir. Netice itibariyle bütün bunlar, bir ezikliğin, hafifliğin, acizliğin, hırslı ve kompleks olan ruh haletinden doğan rahatsızlıklardır. DİLERİZ Kİ HİÇKİMSENİN KISMETİ ALÇAKLIK OLMASIN. Bizde bunları, şekille, giyimle, kuşamda hatta çeşitli özelliklere dayanarak gösterme gibi bir alışkanlık hali vardır. Örneğin; Okumuştur ama kültürü içine sindirememiştir. Giyimi, kuşamı, her şeyi güzeldir ama akıl katmanları pek tabi akıl çapı çok zayıf olduğu için gülünç hallere girmiştir vs.

Sayın Okurlar;

Gerçekten özenti, bilgisizlik, göstermelik beyan ve davranışların çiğliğini Atilla’nın incileriyle, hazinesiyle kapatsanız, yine sırıtır. Yani Anadolu tabiriyle MAYMUNLAR DÜNYASINDA ŞEBEK ŞEBEKTİR, ERİŞMEMİŞLER DÜNYASINDA KELEK, KELEKTİR. BİR DE BUNUN TAM TERSİNİ DÜŞÜNELİM. OLGUN DOLGUNDUR, DOLGUN DA OLGUNDUR. Geçen yazılarımda ifade ettiğim gibi ve her defasında örnek olarak verdiğim şu cümleye değinmeden geçmeyeceğim. (Dokumadan mutaf, okumadan alim olunmuyor.) Hayvanlar aleminde dahi eşeğin bağırtısında rezalet, bülbülün sesinde incelik ve asalet vardır. Bir güzel ozanımız da buradan esinlenmiş olacak ki bir sözünde, KOYAMAM KARGAYI BÜLBÜL YERİNE, diyor. Biz, yine de her şeyi büyük bir sabır ve düzgün bir akılla dinlersek, meseleleri o kadar kolay çözeriz diye düşünüyorum. ÇÜNKÜ AKLIN TABLETİ YANİ İLACI SABIRDIR.