Toplumların hayata bakışlarını yansıtan önemli göstergelerden birinin (belki de en önemlisinin) müzik olduğu söylenebilir. Uzun zamandır üzerinde düşündüğüm bir konu Türkiye’de 1960’larda başlayan ancak gerçek popülerliğini 1980 ve 1990’lı yıllarda yakalayan arabesk müziğidir. O günlerde çok fark etmediğim ancak bugünler de daha fazla farkına vardığım şey, müziğin ve müzik eşliğinde sunulan yönlendirici mesajların birçok insanın hayatını çok olumsuz etkilemiş olabileceğidir. Bu arada, yaptığım yüzeysel bir literatür taramasında Türkiye’de müzik ve psikoloji konulu çok fazla araştırmaya rastlamadım. Bu konuda büyük bir boşluğun olduğunu ilgili kişilere buradan belirtebilirim. Örneğin yukarda ifade etmiş olduğum tarihlerde çok dinlenen arabesk müziklerin bazılarının bize sunduğu mesajlara bir göz atalım:
Batsın Bu Dünya,
Huzurum Kalmadı,
Azap,
Çile,
Ben İnsan Değil miyim?
Çilekeş vb. uzayıp gidiyor.
Lütfen yanlış anlaşılmasın, bu müzikleri Ankara-Keçiören’de çocukluğu geçmiş biri olarak yıllarca çok severek dinledim. Ancak burada üzerinde durduğum konu bu şarkıların birey ve toplumların düşünüş ve fikriyatına olan yansımalarıdır. Muhakkak arabesk şarkılar, toplumsal yaralardan doğmuştur. Fakat onları tedavi etmek yerine toplumsal hastalıkları daha da yaralamış olabilir. Örneğin bu müziklerin; güvensizlik, atalet, geleceği kötü koşullara bağlama, karamsarlık vb. duygu, düşünce ve en önemlisi Türk insanına hedefsizlik vermiş olabileceğidir. Nitekim bu müzikler aracılığı ile bireyler; gerçeklerle yüzleşmek, zorlukların üstesinden gelmek yerine unutmayı o an için bunlardan kaçınma arayışında olduğu söylenebilir. Bugün için arabesk müzikler, önemini yitirse de benzer içeriklere sahip müziklerin icra edildiğinden söz edilebilir. Bu temalara sahip pop müzikte olabilir, benzer eleştirim bu icralar içinde geçerlidir. O zaman burada akla, ne yapmalı sorusu gelebilir. Bu soruya verilecek cevaplardan biri: Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun ifade ettiği gibi Köy Türküleridir.
…
Ah bu türküler, köy türküleri
Ne düzeni belli ne yazanı
Altlarında imza yok ama
içlerinde yürek var
Cennet misali sevişen
Cehennemler gibi dövüşen
Bir çocuk gibi gülüp
Mağaralar gibi inleyen
Nasıl unutur nasıl
Ömründe bir kez olsun
Halk türküsü dinleyen...
Bayram ERDEN