Ses Bolu Şube Yönetim Kurulu Serdar Koçyiğit, Aile ve Sosyal hizmetler Bakanlığı 2022 bütçesine ilişkin açıklamalarda bulundu. 2022 bütçesi ile ilgili Bakanlığın önümüzdeki yıl için nasıl bir hizmet hedeflediğine dair değerlendirme yaptı taleplerini sıraladı. Koçyiğit; “İstihdamı önceleyen bir bütçe olmalı” dedi.

Koçyiğit; “Bütçe görüşmelerinin gerçekleştiği bu süreç emekçiler ve hizmet alacaklar için görüşmeleri her zamankinden daha önemli hale getirmektedir. Hâlihazırda gün geçtikçe daha da ağırlaşan ekonomik kriz,  krizin yükünün emekçiler ve halkın sırtına yıkılma programları ile karşı karşıya olduğumuz bu süreçte 1,5 yıldır devam eden pandemi yaşadığımız sıkıntıların tuzu biberi olmuştur. Pandemi, mevcut ekonomik krizi daha da derinleştirmiş, iktidar ise bu ekonomik kriz karşısında 2022-2023 toplu iş sözleşmesinde sermayenin çıkarlarını korumanın yolu olarak emekçilere dönük sömürüyü artırmış ve kamu emekçileri daha da yoksullaşmıştır. Gelirlerimizi azaltma yönünde politika güden iktidar, mevcut haklarımızı da ortadan kaldırmak, sermayeye ise her türlü kaynağı aktarmak tercihinde ısrar etmektedir.  Salgının sonuçları nedeniyle ekonomik olarak etkilenen kesimler için; işsiz kalanlar, ücretsiz izne çıkartılanlar, gelirleri düşenler, işyeri kapananlar gibi salgın nedeniyle daha çok risk altında olan kesimler için gerçek tedbirler alınmamış, kaynaklar buralara aktarılmamıştır. Bakanlık bütçesi, zam üzerine zam yapılan, dolar ve Euro karşısında gelirlerimizin eridiği, alım gücünün düştüğü ve açlık sınırının bandında gezen gelirimizle,  tüm emekçilerin geçinemiyoruz dediği ve ek zam talebinin yaygın bir talep haline geldiği bir zamanda yapılmaktadır. Bakanlık bütçesi, salgın koşullarında daha da risk altında olan ama yeterince korunamayan kadınlar- çocuklar, mülteciler-engelliler-ekonomik yoksunluk içerisinde olan kesimlerin acil kamu hizmetleri ile sarmalanmasına ihtiyaç duyduğu ve bu ihtiyaçların iktidar tarafından ne kadar dert edinileceği ve ne kadar bütçe ayrılacağı tartışılacaktır.” ifadelerine yer verdi.

“ASHB KAMU HİZMETİNİ HAYIR İŞİ YAPMA MİSYONUNA ÇEVİRMİŞ DURUMDADIR”

Serdar Koçyiğit, 2022 Bütçesinin yüzde 3.8'ini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi oluşturduğunu ve bakanlıklara bütçeden ayrılan pay bakımından 6. sırada geldiğini söyleyerek,  Bakanlıklar ayrılmadan önce yüzde 12.7 ile en büyük 3. paya sahip olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'na (AÇSHB) ayrılan bütçe göz önüne alındığında 2022 yılında aile ve sosyal hizmetler politikaları için ciddi bir bütçenin ayrılmadığını belirtti. Koçyiğit; “Nisan 2021’de bakanlıklar ayrılıncaya kadar AÇSHB’ye ayrılan toplam bütçede Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB)’ye ayrılan payın Aile ve Sosyal Hizmetlere ayrılandan iki kat fazla olduğu görülmektedir.  2021 Haziran sonu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ASHB) Bütçesinin %50.5’si harcanmıştır. ASHB; sosyal politikalar üretme konusuna sadece istatistiki yaklaşmaktadır ve kendisine başvurulmayı beklemekle yetinen bir yaklaşıma sahiptir.  ASHB sosyal politika üretme niyeti olmayan, birimleri hakkında nitelik arttırma yaklaşımından uzak; sanki sosyal yardım derneği gibi davranan ve zaten sağlaması gereken kamu hizmetini hayır işi yapma misyonuna çevirmiş durumdadır. Ayrıca ‘ihtiyaç sahibi’ sayılarını uzun vadede azaltacak herhangi bir sosyal politika üretmediği için sadece ihtiyaç belirlendikten sonra kısa süreli fayda yaratıp kendine bağımlı şekilde yaşamak zorunda kalan kişi sayısını arttırmaktadır” dedi.

“AYRILAN ÖDENEĞİN %75 ‘İNİN PERSONEL GİDERLERİ İÇİN KULLANILMASI ÖNGÖRÜLMEKTEDİR”

Kadınlara yönelik hizmetlerin planlanması ve şiddetin önlenmesi konusunda ana sorumlu ve koordinatör birim olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) için 2022 bütçesinde 22 milyar TL pay ayrıldığını ifade eden Koçyiğit; “Ayrılan ödeneğin %75 ‘inin personel giderleri için kullanılması öngörülmektedir. Bu bütçe planı, yani yeterli ve etkili oranda bütçenin ayrılmaması KSGM’nin uzun süredir giderek daha çok etkisizleştirilmesinin bir parçası olarak görülmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması hedefi ve buna uygun faaliyetler Genel Müdürlüğün hedeflerinden çıkartılarak revizeler yapılırken, kadınların varlıklarını ve haklarını aile içindeki ‘görevleri’ üzerinden tanımlayan muhafazakâr söylem ve pratikler KSGM’nin çalışmalarını da büyük ölçüde etkilemiştir” diye konuştu.

“6284 KAPSAMINDA KREŞ DESTEĞİ İÇİN AYRILDIĞI GÖRÜNMEMEKTEDİR”

Pandemi koşulları ile evlerde kapalı kalmanın kadınları şiddet bakımından daha da riskli hale getirdiğini vurgulayan Koçyiğit;  “Salgını gözeten acil durum planı olacağına dair bir işarete bütçe taslağında rastlanılmamaktadır. Bu haliyle “rutin” zamanların taslağı olarak hazırlandığı görülmektedir.  Kadınların mücadelesinin yarattığı baskının da bir sonucu olarak bütçe içinde kadına yönelik şiddet konusu bir nebze de olsa yer bulabilmiştir. Ancak, fonksiyonel bütçeden program bütçeye geçildiği için şiddete karşı yapılan harcamalar, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Edilmesi programı altında gösterilmekte; fakat geçtiğimiz senelerden farklı olarak, bu tutarın ne kadarının sığınaklar, ŞÖNİM’ler, 6284 Kapsamında Barınma Desteği, 6284 Kapsamında Kreş Desteği için ayrıldığı görünmemektedir.” şeklinde konuştu.

“BAKANLIĞIN ÇOCUK KORUMA HİZMETLERİNE DAHA FAZLA İLGİ GÖSTERİLMESİ GEREKMEKTİR”

Temel sosyal hizmet alanı olan ‘korunmaya muhtaç çocuklar’ bütçesinin toplam bütçenin ancak yüzde 8’ine denk geldiğini belirten Koçyiğit; “Bakım altına alınan ve hizmet verilen çocuk sayılarında da önemli artışlar görülmemektedir. Dolayısıyla korunmaya muhtaç çocuklar alanında genişleme eğilimi göstermeyen bir Bakanlık politikası ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır. Oysa yaşanan yoksulluk ortamında korunmaya muhtaç çocuk sayısının arttığı, madde kullanımın arttığı dikkate alındığında Bakanlığın çocuk koruma hizmetlerine daha fazla ilgi gösterilmesi gerekmektir. Bu duruma bir örnek olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının koruyucu sosyal hizmetlerin en başında gelen ‘Kreş, Gündüz Bakım Evi ve Çocuk Kulübü’ açmaması ciddi bir eksiklik olarak görülmelidir. Bu hizmetlerin tamamen piyasaya yani özel sektöre ve dini motivasyonlu sivil örgütlere terkedildiğini;  çocuk koruma alanında esas olarak kamusal değil ‘hayırseverlikçi’ bir yaklaşımın egemen olduğunu göstermektedir.” Dedi.

SOSYAL YARDIM POLİTİKALARI

Serdar Koçyiğit, AK Parti iktidarının uzun süredir sosyal yardımı hak olmaktan çıkardığını vurgulayarak;  “AKP iktidarının uzun süredir sosyal yardımı hak olmaktan çıkardığını, yardım / lütuf ve bağımlılık ile oy ilişkisi bağlamına yerleştirdiğini vurguluyoruz. Sosyal yardımlar yoksulluğu sürdürme, yoksullaştırılan emekçileri iktidara bağımlı hale getirme politikasının bir aracı olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Uzun yıllardır sosyal hizmetlerde ana kalemin giderek artan şekilde bu biçimde kurulan bir sosyal yardımdan oluşması da temel itirazlarımızdan birini oluşturuyor. Sosyal yardımların düzenli olarak artması ihtiyaç sahiplerinin sosyal hizmet, istihdam, eğitim, sağlık gibi en temel hizmetlere erişimini artırmayı hedefleyen etkin politikaların olmamasının sonucudur. 2020 yılı bütçesinde sosyal yardımlara ayrılan kaynak 69 milyar lirayken, 2019’da ise bu rakam 55 milyardı. Bakanlığın 2020 Faaliyet Raporuna göre, sosyal yardımlardan faydalanan 6 milyon 630 bin hane oldu. Bu hanelerden 2 milyon 450 bin 80 hane düzenli yardım,2 milyon 733 bin 741 hane ise süreli yardım almıştır. 1 milyon 436 bin 799 hane ise hem düzenli hem de süreli yardımlardan faydalanmıştır. 2019 yılına göre 2020 de sosyal yardıma muhtaç olan hane sayısı 2 kat artmış ve oran olarak  % 102 hane sayı artışıyla sosyal yardıma muhtaç hale gelmiştir.  TUİK’e göre ortalama hane halkı büyüklüğünün 3,35 kişi olduğu düşünüldüğünde Türkiye’de en az 20 milyon 200 bin kişinin Bakanlık bünyesindeki sosyal yardımlardan faydalandığı görülmektedir. Cumhurbaşkanlığı 2020 Yıllık Programı'na göre ise belediyeler dışındaki kamu kuruluşlarının sosyal yardım harcamalarından 17 milyona yakın kişi yararlanmıştır. Yine bakanlık verilerine göre sosyal yardım alanların %61’ini kadınlar oluşturmaktadır. Ayrıca sosyal yardımlar içinde önemli bir yer tutan bakım hizmetlerine ayrılan ödenekte de ağırlık kadın emeğine dayanan yaşlı, engelli, çocuk bakımı ödenekleridir.” ifadelerine yer verdi.

ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ

“Engellilerin Toplumsal Hayata Katılımı ve Özel Eğitim programı için 2021 yılında 16 milyar 233 milyon 552 bin TL bütçe teklifi yapıldığı görülmektedir” diye Koçyiğit;  “Bu program altında evde bakım yardımları, sosyal kültürel ve sportif etkinlikler ile bakım ve rehabilitasyon merkezleri için aktarılması teklif edilen kaynakların yanı sıra engelli bireylerin ekonomik hayata katılımı hedefleri için ayrılan kaynaklar bulunmaktadır. Fakat bu programların içeriği ve kimlere ulaştığına ilişkin yeterli bilgi bulunmamakla birlikte, bütçenin engellilerin gerçek talepleri için harcanmak üzere yeni programlar oluşturulmadığı görülmektedir. Engellilerin istihdama katılımı için bütünlüklü bir politika geliştirilmemesi önemli bir sorun olarak durmaktadır. Covid-19 salgını engellilerin istihdamda karşılaştıkları sorunları ve işsizliği artırmakta, sağlık hizmetine ulaşmayı zorlaştırmakta, yoksulluk oranın artmasına neden olmaktadır. Bu riskler karşısında engellilerin destekleneceği özel tedbirler yer almadığı anlaşılmaktadır.

Aktif ve Sağlıklı Yaşlanma Programı için ise bu teklifin 1 milyar 925 milyon 287 bin TL olduğu görülmektedir. Yaşlılara yönelik, çok daha bütünlüklü politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Yaşlılar için hak temelli bir yaklaşımın benimsenmeli, kamusal alanların yaygınlaştırılmalı, yaşlıların sosyal yaşamda daha etkin-etkili şekilde yer alması sağlanmalıdır. Ayrıca çalışma yaşamında karşılaştıkları ayrımcılıkların önlenmesi, emeklilikte yaşa takılanlar gibi istihdamdan dışlanan bireylerin sosyal güvenceye kavuşturulması, yaşanabilir bir asgari emeklilik maaşı gibi tüm sorunların çözümünde yaşlı bireylerin politika belirlenme süreçlerine etkin bir şekilde katılmalarını sağlayacak yöntemlerin benimsenmesi gerekmektedir.” Dedi.

HERKES İÇİN TALEPLERİMİZ

Bütçe halkın ve emekçilerin örgütleri aracılığı ve onların katılımı ile yapılması gerektiğini belirten serdar Koçyiğit; “Bütçe halkın ve emekçilerin örgütleri aracılığı ve onların katılımı ile yapılmalıdır. Ayrı bir Kadın Bakanlığı ve Çocuk Bakanlığı kurulmalı; ayrı ve ihtiyacı karşılayacak bütçeleri olmalıdır.

Sosyal hizmet alanlarındaki politikalar sorunları önlemeye odaklı, iktidarın siyasi ihtiyaçlarından arındırılmış, kapsamlı politikalar olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaç neyse gerekli bütçe ayrılmalıdır.

Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma ve rant-siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alanların yardım kesilme tehdidi ile düşük maliyetli çalıştırılmalarına neden olacak uygulamalardan vazgeçilmelidir. Mevcut bütçe teklifi pandemi, deprem gibi olağanüstü dönemleri hesaba katmamaktadır. Oysa ki pandemi süresince ve ekonomik krizin de etkileri ile çok sayıda insan işsiz kaldı. Halkın büyük kısmı yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır. Tüm bunları gören yoksulluğu teşvik eden değil istihdamı önceleyen ve yoksulluğu bitirme hedefiyle bütçe planlamaları yapılmalıdır.” Şeklinde konuştu.

İŞKOLU EMEKÇİLERİ İÇİN TALEPLERİMİZ:

Sosyal Hizmet İşkolundaki emekçileri yoksulluk sınırının altında ücret aldığını söyleyen Koçyiğit, emekçilerin taleplerini şöyle sıraladı:

“İşkolu emekçileri yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının biraz üzerinde ücret almaktadırlar. İş kolunda çalışan tüm emekçilerin temel ücreti yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

Pandemi nedeni ile bakanlık personelinin iş yükü çok fazla artmıştır. Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek kadrolu ve güvenceli istihdamla personel açığının hızlı bir şekilde giderilmesi için ödenek arttırılmalıdır.

Ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanların ek ödeme oranlarına 10 puan ilave edilerek artış sağlanmıştı. Benzer koşullarda ve risk altında hizmet vermesine rağmen kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanlara puan ilavesi yapılmamıştı. Bu maddenin düzeltilmesi ve kadınlara hizmet veren yatılı kurumların da aynı puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.

Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan “sosyal çalışma görevlisi” tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.

Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.

Mesleki çalışmalara ve meslek elemanları tarafından hazırlanan raporlara yöneticiler tarafından bilimsel ve mesleki olmayan biçimlerde müdahale edilmesi engellenmelidir.

Yatılı kurumlarda çalışan personelin nöbet ücretleri artırılmalıdır. Yatılı olmayan kurumlarda gerçekleştirilen fazla çalışma ücretlendirilmelidir.

İcap nöbetleri ve danışmanlık tedbirleri için ödenen ücretler yapılan işin ve çalışanların emeklerinin karşılığı olabilmekten çok uzaktır, ücretlerde artış sağlanmalıdır.

Görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat kaldırılmalıdır.

Ek ders karşılığı çalışma kaldırılmalı, personel ihtiyacı kadrolu istihdamla karşılanmalıdır.

Fiilen genel idari hizmet sınıfı işlerini yapan yardımcı hizmetler personelinin sınavsız genel idari hizmetler kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır. Çocuk eğiticilerinin kadrosu genel idari hizmetler sınıfından çıkartılarak sağlık hizmetleri sınıfına alınmalıdır.

Vekâleten idarecilik kaldırılmalı, asil idarecilik kadrolarına liyakat ile seçim yöntemi ile atama yapılmalıdır.  Atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmeli, tayin ve yer değiştirmede hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.  Sosyal hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu bir çalışma alanıdır. Sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar, çalışanlara yönelik tehditler başta olmak üzere çalışanların fiziki ve hukuki güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Bütçe görüşmelerini dikkatle takip etmeye ve sözümüzü söylemeye devam edeceğiz. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı emekçilerinin sorunları dağ gibi, gerçek bir toplu sözleşme, halk için bütçe için örgütlenmeye, mücadeleye devam edeceğiz.”

Editör: TE Bilisim