TBMM’nin İstiklal Marşı’nı kabulünün 101. yılı nedeniyle Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Mavi Salon’da Kahraman Bir Milletin Panoraması konulu konferans düzenlendi.

Konferansa Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selami Alan konuşmacı olarak katılırken BAİBU Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz ve Personel İşleri Daire Başkanı Mustafa Tanrıkulu’nun yanı sıra akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan konferansta ilk olarak konuşan Doç. Dr. Selami Alan katılımcılara teşekkür ederek sözlerine başladı. İstiklal Marşı’nın ortaya çıkış sürecini anlatan Alan, marşın amacının orduya ve halka moral vermek olduğunu belirtti.

İstiklal Marşı yazılmadan önce 8 Temmuz 1920’de Bursa’nın işgal edilmesi sebebiyle Mehmet Akif Ersoy’un Bülbül şiirinde işgalden duyduğu üzüntüyü anlattığını ifade eden Alan, Bülbül şiirinin; Dolaşsın, sonra, İslâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem… Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem! mısralarıyla bittiğini söyleyerek Mehmet Akif Ersoy’un yaşadığı duygulara değindi. İstiklal Marşının yazıldığı dönemin işgal dönemi olması sebebiyle hem halkın hem de ordunun cesaretini artırmak üzere gazete ve dergilerde çeşitli yazıların kaleme alındığını söyledi.

25 Ekim 1920’de TBMM’nin aldığı kararla İstiklal Marşı yarışması ve koşulları Hakimiyet-i Milliye gazetesinde ilan edilerek marş yarışması düzenlendiğine değinen Alan, yarışmaya 700 civarı katılım olduğunu bunlar arasından 6 şiirin seçildiğini ancak hiçbir şiirin meclisten tam olarak onay alamadığını vurguladı.

Hiçbir şiirde mutabık kalınamaması üzerine Umuru Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in Mehmet Akif Ersoy’a hitaben; “Pek aziz ve muhterem efendim, İstiklâl marşı için açılan müsabakaya iştirak buyurmamaklarındaki sebebin izâlesi için pek çok tedbirler vardır Zât-i üstadânelerinin matlûb şiiri vücûda getirmeleri maksadın husûli için son çâre olarak kalmıştır. Asl endîşenizin icâb ettiği ne varsa hepsini yaparız.

Memleketi bu müessir telkin ve tehiç vâsıtalarından mahrum bırakmamanızı rica ve bu vesile ile en derin hürmet ve muhabbeti arz ve tekrar eylerim.” şeklinde bir mektup yolladığını anlatan Alan, istiklal şairinin para ödülünü almamak şartıyla şiiri yazmayı kabul ettiğinin altını çizdi.

Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşı’nı yazdıktan sonra 12 Mart 1921’de TBMM’nin büyük çoğunluğunun kabulüyle marş olarak kabul edilerek anayasada değişmez maddeler arasına girdiğini belirten Alan, Mehmet Akif Ersoy’un tıpkı İstiklal Marşı gibi bestelenen iki şiiri daha olduğunu belirtti. 1912’de yazdığı Cenk Şarkısı ve 1920’de yazdığı Ordunun Duası isimli şiirlerinde İstiklal Marşı’nın izlerinin bulunduğunu vurgulayan Alan, dolayısıyla Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı yazmaya 1912’den itibaren hazırlandığının söylenebileceğini karşılaştırmalı örnekleriyle anlattı.

İstiklal Marşı incelendiğinde mensubiyet bilinci, kahramanlık, iman, bağımsızlık duygusu ve vatan sevgisi konuların şiirde rahatlıkla görülebileceğini söyleyen Alan, şiirden bu konulara dair örnekler verdi.

İstiklal Marşı’nda Kuran-ı Kerim’deki bazı Ayetlere, Oğuz Kağan’a ve Ergenekon Destanı’na atıflar olduğunun altını çizen Alan, sözlerini Mehmet Akif Ersoy’un “Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın” diyerek sözleriyle noktaladı.

“MEHMET AKİF ERSOY’U ANLAMAK SADECE BİLGİ İLE DEĞİL ANCAK GÜÇLÜ MİLLİ ŞUURLA OLUR”

Doç. Dr. Selami Alan’a teşekkür belgesini vermek için kürsüye gelen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Samettin Gündüz yaptığı konuşmada; “Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u anlamak sadece bilgi ile değil ancak güçlü milli şuurla olur. Ersoy, tarihin bizlere yüklemiş olduğu görevin altını çizerek geleceğimiz açısından geçmiş-gelecek ilişkisinin vazgeçilmez öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. İstiklal Marşımız, Türk tarihinin kültür ve medeniyetini özetlerken, Anadolu’nun Türk yurdu olduğunu, milletçe kıyamete kadar özgürce yaşamanın şuurunu işlemiştir. Bu çerçevede Milli Şairimiz, İstiklal Marşımızda, Türk tarihini oluşturan akışta, Orta Asya steplerinden gelen, Semerkant ve Buhara’dan geçerek Anadolu’yu yurt edininceye kadar geçen süreçteki geleneğin temsilcisi olduğumuzun bilincinde olmamızı işaret etmektedir. Gençlerimizin milli kimliğini idrak edebilmeleri için eğitim müfredatında, bir dönemlik seçmeli ders olarak Mehmet Akif Ersoy ve Edebiyat dersinin okutulmasını öneriyor, Merhum Milli Şairimizi hayır ve minnetle yad ediyor, kendisine Allah’tan rahmet diyorum” diyerek dinleyicilere teşekkür etti.

Prof. Dr. Samettin Gündüz’ün Doç. Dr. Selami Alan’a teşekkür belgesi vermesinin ardından konferans sona erdi.

Editör: TE Bilisim