Bolu İl Müftüsü Ali Rıza Tahiroğlu, “kurban ve ibadet” kavramları arasındaki ilişki, vekaletle kurban bağışı ve kurban derileri konusunda önemli bilgiler verdi. “Kurban, Allah'a yaklaşma niyetiyle yapılan bir ibadet” diyen Tahiroğlu, kesilen kurbanların pay edilmesi ve ihtiyaç sahiplerine verilmesini vurguladı.

Haber: Aslı Akış

Kurban kesmede dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çeken Bolu İl Müftüsü Ali Rıza Tahiroğlu, özellikle kurban derisi bağışında vatandaşları uyararak devlet kontrolündeki kurumlara yapılmasını önerdi.

Kurban kesmenin manevi bir ibadet olduğunu ve temelinde paylaşmak olduğunu ifade eden İl Müftüsü Ali Rıza Tahiroğlu, “Kurban kelimesi Allah’a yakınlık arzusu ile yapılan bir ibadettir. Yakınlığı düşünen insan Allah’ a kurban keser. Kurban’ın ne olduğundan ziyade düşünce çok önemlidir. İnsan kurban olursa kurbanı da kabul olur. Yani kendisi de yakınlık arzu etmesi gerekir. Et yemek değil, hayvan kesmek değil maksadı bu değil bu Allah’a yakın olmak. Mani ibadetlerde de en çok kişinin kendisinden daha ziyade mani ibadetlere ihtiyacı olan insanlara ulaşmaktır. Yani diğergam olmaktır, başkalarını düşünmektir” dedi.

“KURBANDAN BİR ŞEY KALMASIN, İNSANLARA VERİN ULAŞTIRIN”

Kurban kesiminden sonra etlerin kısa bir süre içerisinde ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması gerektiğine dikkat çeken İl Müftüsü Tahiroğlu, “Peygamber Efendimiz ne buyuruyor ‘Üçüncü gün evinizde kurbandan bir şey kalmasın, insanlara verin ulaştırın. Onlar size gelmese bile siz onlara götüreceksiniz’ Zaten onlar gelmez, gelmemesi gerekiyor. Yani dinimizde sorumlu olan kurbanı kesen varlığı imkânı olan insanlar sorumlu fakir bulacak, aç olan insanı bulacak, muhtaç olan insanı bulacak, kendi mahallesinde yoksa kendi akrabaları içinde yoksa öbür mahalleye gidecek. Merkez de yoksa köye gidecek, bu şehirde yoksa başka şehre gidecek. Bu ülkede yoksa başka ülkeye gidecek. İşte takdir ederseniz, Türkiye Diyanet Vakfı Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl vekâletle kurban organizasyonu düzenler. Onun için Türkiye Cumhuriyetin’de yaşayan vatandaşları vekâletlerini alarak yurt içinde ve yurt dışında kurbanlar keserler. Şu anda 75 ülke de Pandemi olmasına rağmen 75 ayrı ülkede kurbanlar kesilecek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının. Bu Kuzey Amerika’ ya kadar gider. Avrupa da var bunun içerisinde, Asya da var, Balkanlar da var, Afrika da var, Yemen de var, en sıkıntılı yerler neresi ise oraya gidiyor gönüllü insanlar gider, parası ile gitmezler. Sadece onların uçak biletleri alınır. Giderler orada kurbanlarını da alırlar keserler, parçalarlar ve paketleyerek Türk Bayrağı üzerinde olmak üzere insanlara bunları takdim ederler” ifadelerini kullandı.

“KURBANI DİNEN ZENGİN SAYILAN KARDEŞLERİMİZ KESMEKTEDİR”

Kurban kesimi için gereken maddi durumu açıklayan ve kurbanın dağıtımına dair detay veren Müftü Tahiroğlu, “Kurbanı tabi ki mali yönden durumu uygun olan dinen zengin sayılan kardeşlerimiz kesmektedir. Dini açıdan zenginlikte belli biliyorsunuz ihtiyaçları çıktıktan sonra bu altın üzerinden 80gr. 18cm altının üzerinde olanlar parası olanlar dinen zengin sayılıyor. Yani bunu paraya çevirirseniz yaklaşık gramı 500 TL kabul edersek 40 bin TL civarında parası olan, kırk koyunu olan bunlar zengin sayılıyor. Şimdi bunlar bir kurban kesecekler kestikleri kurbanları Türkiye de şöyle yapabilirler. Bizim sünnet uygulamada böyledir. Kurban etini üçe bölüp bir tanesini kendi çocukları ile beraber aile içerisinde tüketirler. Bir tanesin yakın akrabalar dediğimiz insanlarla tüketilir bu da kendi aile içi gibi düşünebilirsiniz. Üçüncü kesimi ise tamamen fakirlere verilir. Fakat bizler maalesef ibadetlerle alakalı içini boşaltma durumumuz oluyor. Mesela kemiğini, yağını etin kalitesiz bir bölümünü fakire vermek gibi, şimdi siz ibadeti böyle düşünürseniz ibadetin için boşaltmış olursunuz. Yani fakire işe yaramayan kısmını vermek şekliyle düşünmeyeceksiniz. Kendinizi onun yerine koyacaksınız. Siz kendiniz ne kadar tüketiyorsanız, aynısını vermeniz lazım. Hatta ona daha iyisine verirseniz, daha çok sevap kazanırsınız. Çünkü onu kendinize tercih etmiş olursunuz” diye konuştu.

“ALLAH RIZASI İÇİN YAPARSANIZ, KEYİF ALIRSINIZ”

Bolu Müftülüğü olarak yaptıkları çalışmaları aktaran Tahiroğlu, “Biz kurban keserken ülkemizin durumuna bakarız. Başta akrabalarımıza bakarız, komşularımıza, mahallemizdeki insanlar, şehrimizdeki insanlar, sonra diğerleri diye düşünürüz. Bakın biz şu anda Bolu Müftülüğü ve Türkiye Diyaneti Vakfı olarak burada vekâletle kurban kampanyası yapıyoruz. İşte Kadı Cami’nin önünde çadırımız var. Müftülük ek binamız var valiliğin hemen yanında. Kalıcı konutlardaki Cami’nin orada bir çadırımız var. Burada arkadaşlarımız, vatandaş geldiği zaman vekâletle kurban vermek istiyorum dedikleri zaman müftülüğümüze hemen alıyorlar, bildiriyorlar. Hemen kendilerine yurt içi, yurt dışı biz alıyoruz. Bu aldığımız kurbanları Bolu da kesiyoruz. Mesela şu anda bize gelen 490 hisse, 70 tane büyük baş kesiyoruz. Bunun 500’e tamamlanacağını biliyoruz, geçen sene öyle olmuştu. Bunu Bolunun evladı bizim kurslarımızda okuyor. Hafız çocuklarımız var. Üç tane kursumuz var, hafızlık yapan. Merkez Yatılı Kuran Kursu’muz, Sandallar Kuran Kursu’muz, Borazanlar Yatılı Kuran Kursu’muz var. Buradan öğrencilerimizin bir ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Birde vatandaşa dağıtacağımız, ihtiyaç sahibi insanlara dağıtacağımız ayrı bir bölümde var. Mesela 154 hisse kurbanı dağıtacağız, ulaşacağız. İmamlarımızla, müezzinlerimizle, kuran hocalarımızla, müftülükte çalışanlarımızla ulaşacağız.  Siz ihtiyaç sahibi insanlara hizmet ederseniz, siz bunu Allah rızası için yaparsanız, keyif alırsınız. Yani bu insanı son derece mutlu eden hadise” kelimelerin kullandı.

“KESİLİRKEN DİNİ USUL VE ESASLARA ÇOK DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR”

Kurban kesiminde dikkat edilecek esaslara vurgu yapan Tahiroğlu, “Birincisi bunlar canlı hayvanlar. Kesilirken dini usul ve esaslara çok dikkat edilmesi gerekir. İkincisi de bunu ehli insanlara yaptırmak gerekir. Yani kasap olanlara, kesmeyi bilenler bunun için Halk Eğitim Kursu da açıldı. Herkes bu işi yapamaz, büyükbaş özellikle çok zordur. Dolayısıyla işi ustalarına yaptırmak lazım. İşi ehline verin diye ayeti kerime var. Siz yani para vermeyim diye kasaba kendiniz yapmaya kalkarsanız televizyonlarda birçok olaya şahitlik ediyoruz, kimi elini kesiyor, kimi hayvanı bir sefer kesmiş yarası ile kaçırmış sokaklarda kovalıyorlar, bunlar son derece çirkin görüntüler ve bunlara fırsat vermemek gerekiyor” şeklinde konuştu.

“KURBAN NİYETİYLE GİRENLERİN DE KURBANLARI OLMAZ”

Kurban kesiminde ortak olanlardan birinin, kurbanı farklı bir niyetle kesmesi durumunda, tüm ortakların kurbanının geçersiz olacağını açıklayan Tahiroğlu, “Biz mesela Türkiye Diyanet Vakfı olarak bu derileri de topluyoruz. Kurslarımızın ihtiyaçları için, inşallah toplayacağız. Mesela kesim karşılığında bunlar para yerine verilmez. Çünkü kurbanın bir parçası olduğu için derisini, kellesini, sakatatını al sen bize sadece kes yeter. Bunu para karşılığında veremez kurban sahipleri. O zaman onun parasını götürüp bir hayır kurumuna vermesi lazım, bu çok önemli. Kesildikten sonra zaten aralarında adil bir şekilde paylaşırlar ve herkesin Allah Rızası için kurban niyetiyle kesmesi gerekiyor. Diyelim ki yedi hisselik bir hayvan aldılar kesiyorlar içlerinden bir tanesi adak kurbanı, bir tanesi nafile kurbanı, bir tanesi akik kurbanı, bir tanesi kurban bayramında kesecek niyetiyle kesti olur. Ama içlerinden bir tanesi ben böyle bir şeye inanmıyorum, bizde etsiz kalmayalım diye et niyetiyle girmişse diğer kurban niyetiyle girenlerin de kurbanları olmaz. Bu ortaklarına da önem vermeleri gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu benim söylediğim dini açıdan” dedi.

“DERİYİ UNUTMAYIP ONU DA TUZLAMALARI GEREKİYOR”

Hayvanın farklı bölümlerinin çok değerli olduğunu hatırlatan Tahiroğlu, “Çünkü hayvan parça parça olmayacağı için ne niyetle kesiliyorsa, bir tanesinin niyeti bozuk olsa sizin ibadetinizi bozmuş oluyor. Burada ona dikkat etmek gerekir. Derilerinin kesilmemesine dikkat etmek gerekir. Hemen kesildikten sonra da etlerini paylaşırken de deriyi unutmayıp onu da tuzlamaları gerekiyor. Özellikle hayvanın baş kısmını çok kullanmıyorlar zor olduğu için, o kesilen kanlı olan kısmında tuzlamaları gerekiyor. Çünkü hava çok sıcak birkaç saat sonra onlar bozulmaya başlıyor. İşte kurtlanmaya başlıyor. Ondan sonrada satılmaz, alınmaz, işe yaramaz, bunlar milli servet olduğu için hepsi heba olur. Öyle olmaz. Bunlar bu ülkenin serveti içerisinde kalsın bunları tuzlayarak bir kenara bir gölgeye koyarak biraz sonra gelecek olan müftülükten, diyanet vakfından gelecek alacaklara verilebilir” ifadelerini kullandı.

“DEVLETİN KONTROLÜNDE OLMAYAN HİÇBİR KURUMA VERMEMELERİ GEREKİR”

Deri bağışı noktasında, bağışların devlet kontrolündeki kurumlara yapılmasını isteyen Ali Rıza Tahiroğlu, “Kimi insanlar çıkar toplarlar. Tabi herkes derisini istediği yere verebilir. Ama sizde biliyorsunuz ki FETÖ terör örgütüyle alakalı epey bir tecrübemiz oluştu. Dolayısıyla Müslümanların bu dini duygularını, düşüncelerini çok suiistimal ettiler. Aynı şekilde devan eden insanlar olabileceğini asla unutmaması lazım bizim milletimiz. Yani herkes iyi niyetle geliyor ve veriyor. Ama gelen adam çok iyi niyetli olmayabilir. Onun için devletin kontrolünde olmayan hiçbir kuruma vermemeleri gerekir. Ben öyle düşünüyorum. Bunu tavsiye ederim. Kurumlar bakidir, biz gelir gideriz ve bizi müfettişlerimiz, Devlet’imiz, Vali’miz, polisimiz, denetler bakar. Yani yanlış yapıyorsak ‘Dur’ derler. Dolayısıyla onlarca yerden denetleniyoruz. Yanlış yapma lüksümüz yok. Ama öncelikle bizi Allah murakabe eyliyor, denetliyor. Her şeyimizi kayıt altına alıyor. Kurban vereceksiniz vekâletle sevabınızı alıyorsunuz. O artık vekâlet benim üzerime olduğu için ben bunu şimdi suiistimal edersem vebalini almış olacağım, sadece günah kazanmış olacağım. İlgili yere götürmediysem, teslim etmediysem diyanet işleri başkanlığı bu konuda en üst düzey bilince sahip” şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim