Sayın Okurlar;

Dünyada hiç kimse kusursuz değildir. En iyimiz ise, en az kusurlu olanımızdır. Dostunun kamburunu hoş gören insan, kalkıp da sivilcelerini konu etmez. Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağı ile terazinin kefesine bastırmayan insan, dünyamızda çok azdır. Aslında iyi dost, gerçek insan, arkadaşının kusurlarını yalnız iken söyler, başkalarının yanında ona saygı duyar. İcap ediyorsa güzel taraflarını da söyler. KUSURU, BİZATİHİ KENDİSİNE SÖYLENMEYEN ADAM, KUSURUNU HÜNER SAYAR. Kişi işlediği suçları başkalarına söyledikten sonra bizler de unuturuz ama o asla unutmaz. Bazı arıza kafalar, başkalarının kusurlarını kendi menfaatleri ve gelecekleri açısından bir hazine de sayabilirler ama hiç sıkılmadan bu yanlış düşüncesini asla esirgeme yoluna da girmezler. Bizi ahlaksız insanların kusurlarından daha çok iyi bir insanın kusurları hayrete düşürür. El alemin kusurları, düşüncemizde, gözlerimizin önünden gitmez ama kendi kusurlarımıza geldiğimiz zaman ne hikmet ise sırtımızı çeviririz. İnsanoğlu, yaradılışı icabı, bazen kusur aramada kartallar gibi ani dalış yaparken, kendi kusurlarına gelince adeta bir köstebeğe döner. Örneğin; Her hayvanın cevherini bildiğini söyleyen eşek, kendi cevherine gelince şaşırmış, beyninin üstüne çamura çakılmıştır. İnsan, bazen mesut bir hayat için yüz tane elbise diktirebiliyor ama iyi bir nam için bir tek gömleği yırtmakta da kusurlu davranabiliyor. Görüşümüz odur ki; insanoğlu BAŞKALARINDA KUSUR ARAYANA KADAR EVVELA AYNAYA BAKIP KALBİNİ YOKLAYIP KENDİNDE KUSUR ARASAYDI DAHA FAZİLETLİ OLURDU. Bunun için kusur arayan bir insanda (kafası da, beyni de ve düşüncesi de arızalıdır yani düz kontaktır, çapsızdır). Kusurlarını göremeyen şımarık kafa, akıl bahsi gelince ayakları yaralı, sokakları karanlık, yolları da kıl kadar ince olmuştur. Kusurlarını, kendisine meziyet sayanlarda zaten utanma perdesi yırtıldığı için yüzlerine hafifçe de tükürsen nisan yağmuru zannederler. Doğruları söyleyip zincire düşmek, kusurları içinde yalan söyleyerek zincirden kurtulmaktan daha iyidir. ÖZETLE; İNSANA EVVELA AKIL, TEDBİR, FİKİR VE SONRA SALTANAT LAZIMDIR. ÇÜNKÜ SERSERİNİN, CAHİLİN LÜKS HAYATI VELHASIL BÜTÜN MALI MÜLKÜ YARIN SAVAŞ HALİNDE CENK İÇİN ONA BİR ALET OLUR. EN KÖTÜSÜ DE BUDUR. ÖYLE İSE ÖNCE İNSAN, ÖNCE İNSANLIK…