Sayın Okurlar;

Allaha şükür, biz haddimizi biliriz. Nitekim “ İslam’ın şartı beş ise altıncısı Haddini bilmektir ” Örneğin; Bazen ortaya hiçbir varlık koyamadığı halde, kendisini kaliteli müzik anlamında ısrarla ve inatla gösteren bazı müzisyen geçinenler az değil. İnsan eseri, eşek semeri ile anılır. Kültür, cehaleti kaldırsa da eşekliğin baki olduğu bir başka gerçektir. Önemli olan, branş, diploma, ehliyet ve benzeri belgelerden ziyade ortaya konulan tablodur. Kısaca, hizmette ortaya ne konulmuştur?

Yani “  Sıfıra sıfır elde var sıfır.a”

Yine Anadolu deyimiyle “ Avucuma ne koydun karabit, yetmedi on kuruşta keseden zarar et vs..” Bundan böyle,  kurbağaların, leyleklerin ömrü vak vak ve lak lak ile geçmiştir. Bu da bazen yetmiyor, üstelik yapanlara bir nevi çelme takılıyor böylece görevini müzikle değil, yapamadığı, ortaya koyamadığı velhasıl uzanamadığı ciğere (miyavla ) serzenişte bulunuyor. Bu tür örneklerin, seni, beni, Ahmet’i, Mehmet’i okumuşu, alaylısı olmaz. KISACA; YAPILANI GÖRELİM KARDEŞİM.

Teşbihlerde hata olmazsa, aslını, özünü kökünü bildiğimiz nohudun, son merhalesi kabak leblebidir. Oda, çoğu zamanlarda ya sarhoş mezelerinde, ya da bayramda gezen çocukların torbalarında yer alır. Gerçek müzisyen denildiği zaman, sesiyle, sazıyla, sözüyle dinlemesiyle ve eseriyle müzikalitede yerini almasıdır.  Sanatını bilerek icra etmek, her insanın harcı değildir. Böyle kaliteli müzikleri görmekten, dinlemekten de insan ayrı bir haz ve gurur duyuyor. Çünkü bu tabloda “ çiğ ses, çiğ saz, çiğ söz velhasıl musiki de çiğlik yok”

Sayın Okurlar;

Ancak her nasıl oluyorsa, işin çıkarcı ve maddi boyutları söz konusu edildiğinde çekirge misali öne zıplamalar artıyor, çıkarcılık ve menfaat duyguları ön plana geçiyor. Kaliteli, çalışkan, üretken ehliyetli müzik insanları bu nedenle yerlerini ve ağırlıklarını bilmişlerdir.

BİR GRAMLIK DAHİ KALİTELİ MÜZİK YAPAN MÜZİSYEN, BİR TON AĞIRLIĞINDA GÜRÜLTÜYÜ ORTAYA KOYAN MÜZİK MÜSFETTELERİN GÖLGESİNE DAHİ BASMAYA TENEZZÜL ETMEZ. BUNU, İNSANLARIN KENDİ İSTEK VE DOGRULTUSUNDAKİ MÜZİK ANLAYIŞLARI VE ZEVKLERİYLE KARIŞTIRMAYALIM. O TAMAMEN AYRI BİR MESELE. ÖZETLE ,MÜZİĞİN SURETLERİYLE UĞRAŞAN VE  AĞIRLIKLARINDAN UZAK OLANLAR , KALİTELİ MÜZİKLERİ DİLLERİNE ALIP YERERKEN  , KEREM SAHİBİ OLGUN VE DOLGUN MÜZİSYENLER BUNLARI DİLLERİNE BULAŞTIRMAYA DAHİ YER VERMEZLER…GERÇEK MÜZİSYENİN KUYULARI  , ALANLARI  , HEM DERİNDİR, HEM DE SERİNDİR ..HOROZ İSTEDİĞİ KADAR “ GÜNEŞ BENİM SESİMLE  DOGUYOR DESİN DURSUN ” GÜNEŞ ,BUNA ALDIRIŞ EDİP, KULAK BİLE ASMIYOR. NE DİYELİM HATASIZ KUL DA OLMAZ. NE DEMİŞLER KÖRLER, SAĞIRLAR BİRBİRLERİNİ AĞIRLARLAR…

HER ŞEYİN BİR ADABI, USULÜ, BİR ERKÂNI VARDIR. BİR YERDE KALİTELİMÜZİK DİYORUZ DA BUNUN KALİTESİ NERDE?   DEMEKKİ BU İŞLER ÇAY GELSİN, KAHVE GİTSİNLE OLMUYOR MÜZİKTE DE KENDİNİ VE YERİNİ BİLMEK NE GÜZEL. AMA PROFESYONEL AMA AMATÖR OLSUN ASIL ÖNEMLİ OLAN, NE YAPTIĞINI BİLMEKTİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.