Bu hafta okuduğum bir habere göre ülkemizde giderek boşanma oranları artarken maalesef evlenme oranları da azalıyor. Maalesef diyorum çünkü sağlık ve huzurlu bir toplumun oluşmasında en önemli rol aileye düşüyor.

Haber sonrasında TÜİK verilerini incelediğimde 2023 yılında evlenenlerin sayısı 565 bin 435 iken boşananların sayısı ise 171 bin 881 olarak kayıtlara geçmiş. Son 20 yılda evlenenlerin sayısı yüzde 8 azalırken, boşananların sayısı yüzde 89 artmış. Kaba bir oranlama yapacak olsak evlenen her üç çiftten biri boşanmış.

Burada asıl önemli olan çocuklar.  Örneğin son bir yıl içerisindeki boşanma olaylarından 171 bin 213 çocuk etkilenmiş. Kesinleşen boşanma davaları sonucuna göre 2023 yılında 171 bin 881 çift boşanırken 171 bin 213 çocuk velayete verilmiş. Başka bir ifadeyle boşanan ailelerin çok büyük bir oranı çocuklu ailelerden oluşuyormuş.

Yanlış anlaşılmak istemem, evlilik ne kadar normal ve istenen bir durumsa anlaşamama halinde boşanmak da bir o kadar normal bir durum. Ancak boşanan ailelerimiz dünyaya çocuk getirmişse o zaman işler biraz değişiyor. Çünkü yapılan birçok araştırma parçalanmış aile geçmişine sahip çocukların akademik ve sosyal başarılarının istenen düzeyde olmadığını ortaya koyuyor.

Örneğin bu konuda önemli bir isim olan Kemal Sayar’a göre “Çocuğun sağlıklı bir birey olarak topluma kazandırılabilmesi için anne ve babanın birlikte olduğu bir aile ortamına ihtiyaç vardır. Çünkü eksik bir ebeveynin yeri doldurulamamakta, parçalanmış ailelerin çocuklarında yeteneklerin gelişimi düşmekte ve yetişkin rolünü başarıyla benimseyememektedirler. Bu çocukların bireysel olarak iyi yetişmeleri bir yana geleceğimizin yetişkinleri olacakları için toplumun genel sağlığı açısından da çok önem arz etmektedirler.  Birçok çalışma şunu göstermektedir ki; boşanmış aile çocuklarında akademik, davranışsal, psikolojik ve sosyal problemler görülme oranı boşanmamış ailelere göre daha yüksektir. Boşanmanın çocukların tüm yaşamı üzerine uzun dönemli çok olumsuz etkileri olmaktadır. Bu çocuklar sosyoekonomik durum, eğitim ve ilerideki evlilik kaliteleri açısından değerlendirildiğinde olumsuz yönde etkilendiklerini gösteren net sonuçlara ulaşılmaktadır. Bu etkiler tüm hayatı kapsamakta ve onları; düşük kazanç, düşük eğitim, düşük evlilik kalitesi, yüksek boşanma ihtimali, aile içi bağların zayıflaması ve düşük subjektif iyilik hali gibi birtakım sonuçlar beklemektedir. Artan bu boşanma oranı toplumun geleceğinin de tehlike altında olduğunu göstermektedir.”

Şunu ayrıca belirtmek isterim ki bu yorumlar genel bir değerlendirme olarak düşünülmelidir. Yani her boşanmış ailenin çocuğunun bu şekilde olacağını ifade etmek, doğru olmaz. Ancak toplumlar için büyük fotoğrafın bu şekilde olduğunu da ifade etmek yanlış olmaz.

Peki evli çiftlerimiz, neden son yıllarda boşanma, ayrılma kararı alıyor? Bir de gerçek yaşamdan uyarlanmış adı altında çekilen diziler, Kızılcık Şerbeti, Aldatma, Sadakatsiz, Yasak Elma gibi yayınlar, ya da Netflix, Exxen gibi yayın platformlarının toplum ve aileye dönük etkileri neler olabilir?

Bu sorulara cevabımı haftaya vermek istiyorum. Sizlerin de bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyorum. Bana yazabilirsiniz. Selamlar…

25.04.2024

 Bayram ERDEN