Sayın Okurlar;

(Çok muhabbet tez ayrılık getirir) derler. Bu nedenle, turpun sıkı daima seyreğinden iyidir. Eski bir halk deyimiyle de olsa bugün de geçerliliğini koruyan başka bir sözde şudur (Ne Şam’ın şekeri ne Arap’ın yüzü vs.)

Sayın Okurlar;

Az da özü yaşamak, asaletli bir düşüncedir. Yani, alaca kiraz yenice heves misali yola çıkarsan, atı görür aksarsın, suyu görür susarsın. Oysaki hayat, yaşamak, okumak ve ahde vefada fazilettir. Bunun için, fazilet herkesi omzuna konmaz, konarsa uzun bir müddet kalkmaz. Buradan hareketle diyorum ki insanoğlu ilerde pişman olacak bir davaya katlanmak istemiyorsa, girmeden evvel çıkmayı da düşünmesi gerekir. İnsanoğlunun aceleciliği, hissizliği, sinirliliği, cevizle fındığı da hafifliği mahvetmiştir. Nitekim, şekille, özentiyle, boş laflarla ortaya çıkıp dostluk kurmak, hiç olmamış ve olmamış bir şeyi yapmak anlamına gelir. Eli işte, gözü oynaşta saniyen işi gücü de devamlı parada olan kişinin bırakın dostluğunu, selamı da mis gibi değil, is gibidir. Acı acılığını, tatlı tatlılığını her zaman ortaya koyar. Hayvanlar alemin de ayıların sevgisi kin, kinleri de sevgidir. Netice itibariyle, helali olmayan, alın teriyle kazanılmamış bir zenginin malı, ileride cenk için, yani savaş için alet, dostluk için felakettir. Aklın bağlamadığı dostluğu, bu nedenle akılsız kolayca çözer. Yalandan sevgi, riya göstermelik hareket ve beyanlar, gerçek dostlukla da, kesinlikle bağlaşamaz. Bundan böyle, ev sahibinin de aşına değil kaşına bakılır. Çağrılmayan bir yere giden, bir anda kendisini kapının önünde bulur. Netice itibariyle, asaletten, terbiyeden, tahsilden, görgüden, saygıdan velhasıl, usulden ve erkandan nasibini almayanlardan uzak olanlar, elbette ki Allah’a yakın olurlar. Geldik yazımızın başına. Öyleyse NİYE GELDİN DEDİRTTİRME, NİÇİN GELMİYORSUNUZ DEDİRTTİRMEK DAHA GÜZEL VE DAHA ANLAMLI DEĞİL Mİ?