Sayın Okurlar;

Yaşantımızın büyük bir bölümünde (her) kelimesini, çoğu zaman ve çoğu yerde kullanırız. Birlik, bütünlük, dayanışma anlamında olan her kelimesi, günümüzde de çokça kullanılmaktadır. 13. yüzyıldan bugüne kadar gelen şiirde, halk dilinde, atasözleri ve deyimler araştırmasında “her” ile ilgili (200)ü aşkın tanım ve şiire rastlayabiliyoruz. Buradan hareketle “her” kelimesine örneklerle başlayalım. Örneğin; Her Ahmet’in bir Ebu Cehil’i vardır, her akıl bir olsa Bilecik’te pazar olmaz, her arı bal yapmaz, her atılan taşın arkasından bakılmaz, her bacadan duman çıkmaz ve her baharın bir hazanı vardır, gibi. Halkımızın zaman zaman (her bilinen de söylenmez) sözü, bunlara güzel bir örnektir. Burada, Hamamizade İhsan’ın, her boyayı boyadık fıstıkisi (cengarisi) kaldı sözünü, şöyle bir şiirle tanımlamış.

Vermedin reng-i hakîkat boyadın her boyadan

Varsa şâyed unutub asmadığın bir âveng

Şu televvün geh-i âlemde o noksanı da yap

Boyadın her boyadan kaldı heman fıstîkî renk

Sayın Okurlar;

Deyimlere devam ediyoruz. Her bulduğunu yeme, her diline geleni söyleme. Her cefanın bir sefası, her sefanın da bir cefası vardır. Her çalıdan palaz çıkmaz. Her çıkışın, yokuşun bir inişi vardır. Öte yandan her çiçeğin bir kokusu var, bu nedenle her çiçek koklanmaz, her çiçekten de bal olmaz. Her çok, azdan olur, yine bilinmelidir ki her damardan da kan alınmaz. Her darlığın bir bolluğu, her bolluğun bir darlığı vardır, buradan paralelle devam ediyoruz, her definenin de bir yılanı olacaktır. Her düdük istediğin gibi ötmez, her eğri ağaçtan yay olmaz, her gece kadir olsa kadrin, kadri bilinmez.

Her gece kadir olsa kadrin kadri olmazdı şehâ

Her hacer, gevher olsaydı gevher itmezdi behâ

(İzzet Molla)

Dolayısıyla her gidişin bir gelişi vardır, her gönülde bir aslan yatar, her gördüğüne kapılma, çocuklar gibi koşup her sarıya sarılma. En önemlisi de her gördüğünü de dost sanıp sırrını açma. Her güzelin bir huyu, kusuru var, her hayra karşılık on şer bağışlar. Her İbrahim, Ethem değildir. Her ikbalin bir idbarı vardır, her inleyen ölmez, her ip ile adam asılmaz, her ışıldayan altın değildir. İşin ehli mevzuunda da İbrahim Çelebi şöyle demiş: Her işin bir ehli vardır.

Eyü dimişdürür dânâyi hûşyâr

Ki başka her işün bir kişisi var

Devamla, sözümüzü bağlayalım. Her kabahat, yüze vurulmaz, her kapıdan selam alınmaz, her kazılan yerden de su çıkmaz. Avcıların da buna güzel bir darbı meseli vardır. Çolukla, çocukla yola gidilmez, her kuşun eti yenmez. Her zaman kedi kaymak, her zaman papaz, pilav yemez. Elbette ki her zevalin bir kemali de olacaktır. Nergisi’nin şu beytiyle yazımızı bitirelim:

Civan eyler felek tifli civânı yîr zâl eyler

Aceb sırdır hilâli bedri der bedri hilâl eyler.