Sayın okurlar;

Zalimlerle, canilerle, serserilerle ve aptallarla olmaktansa yalnız kalmak daha iyidir. Ancak bilgili bir ahmak, cahil ve cani bir ahmaktan daha çok ahmaktır. Dolayısıyla bir insan bilmediği, anlamadığı bir şeye bu nedenle olacak ki sahip olamıyor.

Sayın okurlar;

Ahlak duygusu, aynı zamanda ihtiraslarımızı da kontrol eder. Bu nedenle, ahlak, cemiyetin temelidir. Dünyamızda aklı fikri, ihtirasının bir karış yukarısında olan (zalim, hain, cani, nursuz, uğursuz ve arsız ne kadar ilkel kafalı) varsa, bütün bunlar tecavüzlere ve tacizlere davetiye çıkartmışlardır. Yani akıllar gider gelir, çakıl olursa sonuçlarına da katlanmak o kadar doğal olur. Unutmayalım ki eşeğin ölüme meydan okuması, ne yazık ki yine eşek beynindendir.

İdrâk-i meâli bu küçük akla gerekmez

Zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez.  Ziya Paşa

Sayın okurlar;

İHTİRAS, ADAMIN BİR DEFA YAKASINA YAPIŞTI MI (MANTIK, MÜDRİKE, İDRAK) AĞLAYARAK VE TEHLİKEYİ HABER VEREREK ONU TAKİP ETMEYE BAŞLAR. Dünyada, utanmayan yüzler, kamil insanlara (siz bilmezsiniz) dedikleri için irfanlarını kaybettiler. Cahiliyet her defasında insanoğlunu saadetten mahrum bırakmıştır. Pisliklerin temelinde yatan, örneğin dinamit, (görünene göre karar veren ve ne kadar az şeyi gördüklerini bilmeyen, kaldırım kültürüyle yetişmiş, ham kafalı, dengesiz akılların yaptıkları işlerdir.) Kuvvetin hak olduğunu bilmeyen zavallı, yine bu nedenle olacak ki kuvvetini, gücünü, (kadında, çocukta, hastada ve zavallıda dener). HİÇ BİLMEZ Kİ ASLANA ATACAĞI BİR DARBEDE, ASLAN ONUN CİĞERİNİ PARAM PARÇA EDECEKTİR. Bir çolağa yumruk atmayı akıl ediyorsun da bir boksörün karşısına neden çıkamıyorsun? Çıkamazsın. Çünkü işine gelmiyor. Zaten, seviyesiz ve çıkarlı, adi düşünce de buradan kaynaklanıyor.

Sayın Okurlar;

Önemli olan, sözler değil davranışlardır. İnsanın kendi felaketine tahammül göstermesi ne kadar büyük hüner olsa da, başkalarının felaketini paylaşabilmesi daha büyük bir hünerdir. Her aklına geleni işleyen, her ağacı taşlayan düşüncede asalet değil rezalet vardır. Düşük, basit, zalim insanlar, gerçek yiğitleri ve erleri işte bunun için hor görürler. AHLAKSIZDAN VEFA GELMEZ, İTLERLE DE HARARA GİRİLMEZ. Buradan hareketle diyorum ki kadına vuran düşüncede, vuran gerçek insan kolu değil, kudurmuş bir insanın elindeki balta gibidir. Çünkü bu kafa ne kendisini ne de kolunu tanımıyor. Bu nedenle geçen yazılarımda ifade ettiğim gibi serseri cahilden kalemi, deliden de silahı alacaksın ki barış (sulh) bizden razı olsun. Bir insanın hukuki davalarda tutacağı en güzel yol ise adalet teşkilatlarında bu hakkı ve hukuku araması halidir. Kendine göre kuvvet olursan işte böyle çılgınlıklara girersin.

Sayın okurlar;

Kabiliyetler talimle olmuyor. Zalimleri nasihatle terbiye etmek, büyük bir kubbenin üstünde ceviz durdurmaya benzer. Aklın yolu birdir ve bu yol her zaman hakka, hukuka velhasıl adalete bağlı kalarak yürümelidir.