Her gün televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medyada karşımıza çıkan bir gerçek var: kadına ve çocuğa yönelik şiddet. Her bir olay, toplumun vicdanında kapanmayan bir yara açıyor. Peki, bu sorunu kökünden çözmek için ne yapıyoruz?
Aile içi şiddet olaylarında kadınlar ve çocuklar, sıklıkla en büyük mağdurlar olarak karşımıza çıkıyor. Şiddetin her türlüsü mağdurlar üzerinde derin izler bırakıyor. Kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle, çocuklar ise savunmasızlıkları sebebiyle çoğu zaman şiddetin en ağır yüzüyle karşılaşıyor. Toplumda şiddetin kökenine baktığımızda ataerkil yapıların ve kadını ikinci plana atan zihniyetlerin yüzyıllardır süregelen etkisiyle karşılaşırız. Peki, kadına şiddetin bu kadar yaygın olmasının ardındaki temel nedenler nelerdir? Bunlardan en önemli sebeplerden biri “Ataerkil toplum yapısı” erkeği ailenin ve toplumun temel otoritesi olarak tanımlar. Bu bakış açısı, çoğu zaman erkeğe "güç" atfederken, kadını da "korunması gereken zayıf" bir birey olarak sınıflandırır. Bu yapı, şiddetin bir çözüm yöntemi olarak görülmesine yol açar. Erkeğin kontrolü elinde tutması gerektiği inancı, aile içi ilişkilerde dahi kadına karşı baskı ve şiddeti meşru görme eğilimindedir.
Bununla birlikte, şiddeti "özel hayat" çerçevesinde değerlendirip müdahale etmekten kaçınmak da sorunu daha da derinleştiriyor. Komşular, arkadaşlar, akrabalar veya tanık olan herhangi biri, çoğu zaman bu durumu "aile içi mesele" olarak görüp sessiz kalıyor. Oysa kadına ve çocuğa yönelik şiddet sadece özel bir mesele değil, toplumsal bir sorundur. Kadına şiddet, toplumun derinlerinde kök salmış bir sorundur. Ancak eğitimle, medyayla ve toplumsal farkındalıkla bu köklü sorunun üstesinden gelmek mümkündür.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti önlemek için toplum olarak yapabileceklerimiz var. İlk olarak, FARKINDALIK YARATMALIYIZ. Kadınların ve çocukların haklarının korunması konusunda toplumun her kesiminde bilinçlenmeyi sağlamalıyız. Bu konuda medya, sivil toplum kuruluşları ve eğitim kurumları önemli bir rol oynayabilir. ÇOCUKLAR VE KADINLAR İÇİN ŞİDDETİ ÖNLEYİCİ EĞİTİMLER VERİLMELİ, onların haklarını bilmeleri sağlanmalıdır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddetle mücadelede devletin yasalarla destekleyici adımlar atması şarttır. CEZALARIN CAYDIRICI OLMASI, ŞİDDET UYGULAYANLARIN HIZLICA ADALET ÖNÜNDE HESAP VERMESİ GEREKLİDİR. Aynı zamanda, mağdurlara psikolojik ve hukuki destek sağlanmalı, yeniden hayata tutunmaları için gerekli imkânlar tanınmalıdır. Şiddet önleyici merkezlerin ve sığınma evlerinin yaygınlaştırılması da bu konuda önemli adımlardan biridir. Bu sorunu çözmek için toplumun her kesimine, her bir bireye ve özellikle de devlete büyük görev düşmektedir. ŞİDDETİN YERİNİ SEVGİ, SAYGI VE EMPATİ ALMALI; gelecek nesiller daha güvenli ve sağlıklı bir toplumda yetişmelidir.