Okul denildi mi aklımıza gelen en önemli birkaç şeyden biri kuşkusuz karnelerdir. Tabi karneler akla gelince de odağımızda ders notları vardır. Takdir, teşekkür, geçmek, kalmak, başarı, başarısızlık, rekabet, kıyas, hüzün, sevinç gibi konular da uzun süre gündemimizde kalır.

Bugün itibariyle öğrencilerimiz 2024-2025 eğitim öğretim yılı yarı dönem karnelerini aldı. Ancak ilkokul karneleri artık çok farklı, hele ilkokul birinci sınıfta öğrenim gören öğrencilerimizin karnelerinde artık sayısal değer içeren bir not bulunmuyor.

Nasıl olur, öyle karne mi olur dediğinizi duyar gibiyim.

Evet yeni nesil karnelerimiz artık “Öğrenci Gelişim Raporu” şeklinde hazırlanacak. Yapılan araştırmalar öğrenci ya da velilere yapılan geri bildirimlerin sayısal niteliğe sahip not, yüzdelik dilim ya da sıralama şeklinde yapıldığında olumlu sonuçlardan daha çok olumsuz sonuçlar doğurduğunu ifade etmektedir.

Bu durumun en önemli nedeni başarısını bir puan ya da sıralama olarak gören öğrencinin kendisi hakkında kesin yargılara varmasıdır. Diğer bir ifadeyle gelişimini puan üzerinden yorumlamak zorunda kalan öğrenci kendisiyle ilgili değişmeyen yargılara ulaşabilmektedir. Eğitim ortamlarında bir mit (gerçek dışı efsaneleşen inanç) haline dönüşen sayısalcı ya da sözelci gibi nitelendirmelerin arka planında öğrenci gelişimini sayılar üzerinden yorumlama davranışı yatmaktadır.

Daha da önemlisi kendisini sayılar üzerinden yorumlamak zorunda kalan öğrenci, kendisini arkadaşlarıyla kıyaslamak zorunda kalır. İster istemez rekabet ve olumsuz duygular öğrenme sürecine etki eder. Çünkü kişi öğrenme sürecindeki gelişimini akranları üzerinden yorumlayarak elde etmek zorunda kalır. Oysaki her birey biricik ve kendisine has özelliklerle hayatını sürdürür. Yani öğrenme için hız ya da testlerden elde edilen puanlar öğrenme sürecinin kendisini ifade etmez. Ayrıca Son 40 yıldır birçok araştırma notlandırmanın öğrencilerin başarısını azalttığını gösteriyor: Örneğin Elawar ve Corno, öğretmenlerin altıncı sınıfta matematik ödevlerine verdikleri tepkileri karşılaştırır. Araştırmada öğrencilerin yarısı not alırken diğer yarısı not almadan biçimlendirici yorumlar almışlardır.

Biçimlendirici yorum alan öğrenciler kontrol grubundan iki kat daha hızlı öğrenmişlerdir. Erkek ve kız öğrenciler arasındaki başarı farkı ortadan kalkmış ve öğrenci tutumları iyileşmiştir.

Milli Eğitim Bakanlığımız bu düşüncelerden hareketle yürekten desteklediğim bir uygulamayı hayata geçirdi. Bu durumu şu ifadelerle eğitimcilere aktardı:

“Böylece mevcut karne uygulamasında derslere yönelik sonuç hakkında bilgi veren ancak öğrencilerin süreç içerisindeki gelişimlerine dair bilgileri içermeyen anlayış; yerini dönemsel olarak öğrencilerin gelişimlerini, derslere göre belirlenen ölçütleri ve sosyal duygusal öğrenme becerilerini de içerecek gelişim raporuna bırakacaktır.

 Söz konusu gelişim raporunun hazırlık sürecine, beceri temelli öğretim programlarına sahip ülkelerin eğitim sistemleri ve karneleri incelenerek başlanmıştır. Ardından öğretim programlarının güncellenmesinde görev alan akademisyenler ve öğretmenlerle toplantılar yapılarak öğrenme öğretme sürecinin ayrıntılı olarak değerlendirebilmesi için rubrik ve dereceli puanlama anahtarları hazırlanmıştır. Öğrenme çıktıları, süreç bileşenleri, kazanımlara ve sosyal duygusal öğrenme becerilerine dair gelişimsel ölçütler dizisini içeren bu ölçme araçları e-Okul sistemine entegre edilmiştir. e-Okul üzerinden erişme açılan gelişim raporları için uygulama ekranları sade ve anlaşılır şekilde kurgulanmıştır. Böylece velilere öğretmenlerin değerlendirme süreçlerinde dikkate alacakları gelişimsel ölçütler ve çocukların bu ölçütler üzerinden kaydettikleri ilerlemeler hakkında somut bir şekilde rehberlik sağlanmış olacaktır.”

Son olarak sayısal değer içeren not ve sıralama anlayışı yerine gelişimi temele alan biçimlendirici değerlendirmenin önemini aşağıdaki çıkarımlarla özetleyebiliriz.

      Öğrencilere test sonucunda verilen not ya da yüzdelik dilim gelişim süreci açısından doğru bir geri bildirim şekli değildir.

      Öğrenciler, sayısal değer içeren bu notlar aracılığıyla kendisini akranlarıyla karşılaştırıyor ve kendisi için yargılayıcı bir çıkarımda bulunmaktan öteye gidemiyor.

      Bu anlayış uzun çalışmalar neticesinde kavramsallaştırılan “ego-kişilik odaklı geri bildirim” anlayışı olarak tanımlanıyor ve öğrenci için oldukça yıkıcı bir oluşturuyor.

       Ne yazık ki öğrencilere sık sık test puanları ve notlar verildiğinde öğrenciler kendilerini bu puanlar ve notlar olarak görmeye başlıyor. Öğrenciler; notları, sayıları, yüzdelik dilimleri puanları öğrenme düzeylerinin bir göstergesi olarak değil o dersteki değişmeyen kişilik özellikleri olarak algılamaya başlıyor ve bu inanç daha sonra kendini gerçekleştiren kehanete dönüşüyor.

Saygılar…

17.01.2025

Bayram ERDEN