Türkiye Cumhuriyeti’nin İkinci Yüzyılı
29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 101. yılını büyük bir coşkuyla kutladık. 101 yıl dile kolay, bu zaman diliminde acısı ve tatlısıyla neler yaşandı neler. Geçtiğimiz yüzyılda ülke olarak en değer verilmesi gereken kazanımımızın; cumhuriyet fikri, hürriyet ve bayrak bilinci olduğunu düşünüyorum.
Cumhuriyet; milletin, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi, olarak tanımlanır. Ülkemiz; devlet ve milletiyle “Cumhuriyet” fikrini ve gereklerini çok büyük bir oranda içselleştirdi. Bunun en büyük göstergelerinden biri 15 Temmuz darbe girişiminde milletimizin canı pahasına ortaya koyduğu iradedir. Bu noktada Aziz Atatürk’ü anmak ve emekleri için şükranlarımızı sunmak en hafif tabiriyle bir vefa borcu olmalıdır.
Cumhuriyet Bayramları öncesinde özellikle sosyal medyada öne çıkan bir paylaşım vardır: “Efendiler Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz." genellikle bu deyiş 28 Ekim günü birçok kişi tarafından alıntılanır ve bildiri olarak sosyal medya sayfalarına taşınır. Burada sanki Cumhuriyet fikri bir gecede akıllara gelmiş ve uygulamaya geçirilmiş gibi bir ima ortaya çıkabilir. Ancak Cumhuriyet fikri üç asrın sonucunda olgunlaşmış ve Kurtuluş Savaşı sonrasında hayata geçirilmiştir.
Bu noktada Genç Osmanlılar olarak bilinen aydınların fikirleri bu süreci hızlandırmış ve yol gösterici olmuştur. Örneğin Hürriyet Şairi Namık Kemal, cumhuriyet hakkındaki öncü fikirlerini kendisine yöneltilen “Halkın egemenliği tasdik olunduğu takdirde, cumhuriyet ilanına da hakkı olmaz mı?” soru karşısında cumhuriyetçi düşüncelerini çok net bir şekilde ifade etmiştir: “Halkın egemenlik hakkı tasdik olunduğu surette cumhuriyet yapmaya da hak var mıdır ne demek? O hakkı dünyada kim inkâr edebilir? İslâm ilk ortaya çıktığında bir tür cumhuriyet değil miydi?”
Gazi Paşa’nın Cumhuriyet” ile ilgili görüşlerinin oluşmasında özellikle “Genç Osmanlılar Cemiyetinin” önemli isimlerinden Namık Kemal’in fikirleri çok büyük bir etki gücü oluşturmuştur. Namık Kemal, ve arkadaşlarının cumhuriyet ve hürriyet konusundaki heyecanlı fikirlerinin arkasında ise J.J.Rousseau vardır. Namık Kemal, Rousseau’nun kaleme aldığı “Toplum Sözleşmesi” isimli eserinde yer alan görüşlerin İslam devlet anlayışına aykırı düşmediğini savunur. Bu fikirleri benimseyen Atatürk, bir sohbetinde varlığımı Babam Ali Rıza Efendi’ye, heyecanlı fikirlerimi Namık Kemal ve Ziya Gökalp’e borçluyum, diyerek Namık Kemal’in kendi duygu ve düşünceleri üzerindeki etkisini ifade eder.
Ülke insanı olarak her şeyin hemen olması gerektiği konusunda tutkulu düşüncelerimiz var. Bir gecede cumhuriyeti kuralım, bir gecede zenginleyelim, bir gecede aydınlanalım ve bir gecede dünyanın en güçlüsü olalım. Bunun hayal olduğunu hepimiz acı tecrübelerle deneyimliyoruz. Geçtiğimiz yüzyılda cumhuriyet fikri ve pratikleri bizlere önemli kazanımlar sağladı. Ancak bunun yeterli olmadığını hepimiz görüyor ve yaşıyoruz.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, diğer bir ifadeyle Türk yüzyılında yapacak çok işimiz var. Hiçbir şeyin bir gecede başarılamayacağı fikrini aklımızdan çıkarmadan Cumhuriyetin kazanımlarını koruyarak yolumuza daha güçlü adımlarla devam etmeliyiz.
Selamlar…
04.11.2024
Bayram ERDEN