Ağız ve diş sağlığı ile ilgili doğru bilinen yanlışlar nelerdir?

Ağız ve diş sağlığı bakımına dair birçok asparagas bilgi sosyal medyada yayılmakta, kimi zaman sorulmakta, kimi zamanda yanlış cevaplanmaktalar. Bu uygulamalar genellikle sağlıklı dayanakları olmayan kaynaklar, kulaktan doğma ve hatalı bilgilerdir. Ve bu yanlış bilgiler insanlarda hem bilgi kirliliği oluşturmakta hem de sağlıklarına yönelik ciddi sonuçlar oluşturacak yöntemler uygulamalarına yöneltmekteler. Bu nedenle

 Ağız ve diş sağlığı ile ilgili hastalarımızdan yaygın olarak duyduğumuz sosyal medyadan denk geldiğimiz hatalı eksik ve yanlış bilgileri bu yazı dizimizde sizin için detaylıca cevaplayacağım.

1-Dişler Ne Kadar Sert Fırçalanırsa, O Kadar İyi Temizlenir

Dişler ne kadar sert fırçalanırsa, o kadar beyaz olur ve temizlenir!

Dişler çok sert ve aşındırıcı bir şekilde fırçalanırsa, diş minesinin aşındırabilir ve dişlere zarar verebilir. Dişleri sert fırçalamak, dişleri temizlemek yerine, ‘kama defekti’ dediğimiz belirgin aşınmalara neden olur. Ayrıca dişlerin mine tabakası kullanılan diş macunundaki aşındırıcılarla aşındığı için, dişin mine tabakası altındaki dentin (sarı tabaka) ortaya çıkar ve dişler daha sarı gözükür. Ayrıca sert fırçalamak, dişlerde hassasiyete dişeti yaralanmalarına ve diş eti çekilmesine neden olur.

2. Diş İpi Kullanımı Gereksizdir!

Diş ipi ve ağız temizleme sularının kullanımı doğru olması kaydıyla yararlıdır. Önemli olan dişlerin ara yüz temizliğinin etkin ve doğru bir şekilde yapılabilmesidir. Ayrıca diş ipi, fırçanın ulaşamayacağı bölgelerdeki besin artıklarını temizleyeceği için ağız kokusunu engellemede faydalıdır. Diş fırçalamaya ek olarak haftada belirli aralıklarda da olsa diş ipi kullanılması dişlerin arasında biriken artıkların uzaklaşmasında fayda sağlar. Ancak doğru kullanılmayan diş ipi de dişetlerine zarar verebilir. Ara yüz temizliğinin nasıl yapıldığını öğrenmek için diş hekimine danışmak daha doğru olacaktır.

3-Sakız çiğnemek faydalı mı yoksa zararlı mı?

 Bu konuda hekimler ve bilimsel kaynaklar farklı görüşlere sahiptir.

Sakız çiğnemek, asidik reflü gibi durumlarda; diş minesini aşındırıcı asit madde içerikli besinlerden, içeceklerden ve mide asidinden temizlenmeye destek olan tükürük üretimini artırır. Hatta ksilitol içerikli sakızlar, bu tükürük etkisini artırarak diş yüzeylerinin yıkanmasında fayda sağlar. Ağız bakımının sağlanması için şekersiz ve ksilitol içerikli sakızlar diş fırçalamaya destekleyici olabilir. Diş yüzeyindeki plakları temizlemek etkisi tabii ki diş fırçalamak kadar olmayacaktır.

Ancak fazlaca sakız çiğnemekte çene kaslarını kuvvetlendirerek dolaylı olarak çene eklem ağrılarına neden olabilir. Bu istenmeyen durumu da zararı olarak değerlendirebiliriz.

4-Dişimi fırçalarken diş etlerim kanıyor o nedenle fırçalamıyorum?

Dişlerinizi fırçalarken diş etleriniz kanıyorsa bilinmesi gereken diş eti kanamasının büyük problemlere haberci olduğudur. Diş eti kanaması genellikle; bakteri ve plak birikiminin oluşturduğu gingivitis ve periodontitis dediğimiz dişeti hastalığı zamanlarında görülmektedir. Diş eti kanaması da bu sürecin bir aşamasıdır.

Fakat bu sebeple diş temizliğini bırakırsanız tüm dişlerinizi kaybedebilirsiniz.

Düzenli olarak ve doğru bir şekilde diş fırçalamaya devam edip doktor kontrolüne giderek diş eti iltihaplanmasının ve dolayısıyla diş eti kanamasının önüne geçebilirsiniz.

5-Diş çürük oluşumunun nedeni sadece çok şeker midir?

Çürüklerin oluşumu akla ilk olarak çikolata, şeker ve diğer şekerleme ürünlerini getirmektedir.   Evet çoğunlukta karbonhidratlar dişlere zarar verebilecek düzeyde şekere sahip olurlar ve diş yüzeyine yapışırlar. Ağızda bulunan bakteriler gıdalardaki şeker, karbonhidrat ve asitli besinlerin atıkları ile beslenir. Bu besin atıklarının oluşturduğu ortam dişte yıkım yaratır ve çürük meydana getirir bu yüzden çürük oluşumunun en büyük nedeni sadece şeker değildir. Dişte artık olarak kalan her gıdanın dişleriniz için saf şekerler kadar kötü olabileceğini hatırlatmak isteriz.

6- Hamilelik Döneminde Diş Tedavisi Yapılamaz

Hamilelik süresinde ağız ve diş sağlığında oluşan sorunlara müdahale edilmez ise anneye daha çok zarar vereceği düşünülen acil durumdaki dişlerin tedavileri yapılabilir. Tedaviler için en uygun dönem, hamileliğin 3 – 6 ay arası dönemidir. En doğrusu hamileliğin hangi döneminde olursa olsun diş hekimi ve kadın doğum uzmanının birlikte tedavinin türüne ve kişiye göre karar vermesidir. Hamilelik süresince yapılması gereken kişisel ağız ve diş bakımı, normal dönemde olduğundan daha farklı değildir. Gebe anne tedaviye daha çok ihtiyaç olan bir bireydir. Bedenindeki her rahatsızlık kendisini ve bebeğini olumsuz etkileyecek ve tedavi edilmesi gerekmektedir. Diş ağrısı da buna dahildir. Diş ağrılı bir gebede kadın doğum ekibiyle gerekli sağlıklı iletişim halinde kalarak diş tedavileri mutlaka gebe hangi ayda olursa olsun yapılmalıdır. Aksi takdirde gebenin ağrı enfeksiyon ve bu nedenler bağlı oluşacak stresi gebeliği için daha büyük riskler doğurabilir.

7-İmplant Herkese Uygulanamaz!

İmplant uygulaması herkese uygulanamaz doğru bir bilgi değildir. İmplant tedavileri için üst yaş sınır bulunmamakla birlikte, kemik gelişimini tamamlamış tüm hastalara implant tedavisi uygulanabilir. Ancak kemik kalitesi azalan kişilerde ise implant tedavisi uygulanmak zorundaysa kemik oluşturma ameliyatları ve özel tekniklerde kullanılarak implant tedavisi için gerekli ortam oluşturulur.

Kontrol edilemeyen diyabet, tansiyon, kan pıhtılaşma sorunu olan, kemiği etkileyen özel ilaçlar kullanan  ve ileri derecede kalp rahatsızlığı olan kişilere implant operasyonları öncesi hekimlerinden operasyonları gerçekleştirmek adına gerekli tıbbi yazışmalar neticesinde karar verilmektedir.

8-İmplantı Benim Vücudum Kabul Etmez!

İmplant, diş eksikliklerinde çene kemiklerinin içerisine yerleştirilen titanyumdan yapılmış özel vidalardır. İki parçadan oluşurlar. Birincisi cerrahi işlemle yerleştirilen çene kemiğinin içerisine yerleştirilen titanyum kısımdır. Dental İmplantlar titanyum denilen bir materyalden oluşur ve bu materyal çok nadir allerjik vakalar haricinde doku reddi yapmaz. Sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilen dental İmplantlarda % 95 – % 100 aralığında başarı oranı bulunmaktadır. Ancak yerleştirilen implantın enfeksiyon sebepli, bölgesel kemik iyileşme bozukluğu esaslı ,uygun hastaya uygun ürünün, uygun şekilde yerleştirilmemesi, yetkili ve yetkin olmayan kişilerce yapılması durumunda bu oranlar artabilmektedir.

9-Benim Tedavim Esnasında, Dişim Uyuşmuyor

Lokal anestezik ilaçlarla bir bölgenin uyuşturulması işlemidir. Dişte akut ve kronik ciddi bir enfeksiyon yoksa doğru anestezi tekniği uygulandığında tüm dişler mutlaka uyuşur. Bu durumda hekiminizin uzmanlığından eminseniz, tedaviniz esnasında dişinizin uyuşmaması gibi bir problem ile karşılaşmazsınız.

Çok çok az ihtimal istisnai olarak sinir dezentizayonuna sebep olan ilaç kullanımları madde kullanımı ve genetik bazı hassasiyetlerde lokal anestezi etkin olamamaktır.

10-Ortodontik Tedavi Sırasında Dişlerde Çürük Oluşur!

Aslında dişlerin çapraşık olması, gülümseme estetiğini bozduğu gibi dişlerin yeterince temizlenmesini zorlaştırdığı için çürük riskini artırmakta ve diş çevresi dokuların sağlığını olumsuz etkilemektedir. Uzun vadede iyi bir ağız diş sağlığı ve güzel bir gülümseme için ortodontik tedavi uygulamak gerekir. Ortodonti tedavisinde sırasında kullanılan aparey ve teller gıda tutunmasını artırdığı bilinen bir gerçektir. Ancak tedavi boyunca özenli bir ağız bakımı ve düzenli hekim kontrollerinizle tedaviye bağlı oluşabilecek çürük ihtimali azalır.