Sayın okurlar;

(İnsan), doğru bildiğine inandığı aklının, ardı sıra gitsin. Halkın takdiri de, canı isterse ardımızdan gelsin. Akıl vücudun efendisidir. İnsanlara en adil şekilde dağıtılan nimet akıldır. Çünkü hiç kimse aklından şikayetçi değildir.

Örneğin; kurbağayı koltuğa korsan, çamura atlar. Köpeği de yedi denizin suyu ile yıkasan, kendini yine yerlere atar. Yani; asıl azmaz, bal kokmaz.

Dolayısı ile taşa altın ol demek beyhudedir. Ancak bunu bakıra dersen, kimyasal karışımla bu mümkündür. Öte yandan, iş ehline teslim edilir. Teşbihte hata olmaz ise, merkep bilmediği otu yerse; ya başı ya da dişi ağrır. Yani bilmiyorsan, görmüyorsa, çekemiyorsan bu yay bu oku, git mektebinde oku derler. Akılı, çakıl moloz yapanın, zaten yaşarken yeri münhaldir (boştur). Aklı olgun olanlar dolgundur. Dikkat ederseniz olgun başakların boynu eğiktir. Çünkü başakta faydalı-verimli taneler vardır.

Netice itibariyle ve halkın deyimi ile “gidersen çolukla, çocukla yola, başına gelir bin türlü belâ.” Akıllıyım denilmez. Akıllı olunur. Koltuk görmez, düşünmez. Koltuğa oturan kimdir? Soru da bu olmalıdır.