“Umut, insanları hayata bağlayan, var olmamızı sağlayan hayattaki sahip olduğumuz en değerli duygudur…”

Uzaklardan gelen beyazlar giymiş bir kadın…

Yorulmuş, umudunu kaybetmiş…

Gözlerinden kıvılcım çıkacak ve ateşi her yeri saracak…

Çok uzak yoldan gelmiş, elleri ayakları morarmış…

Yılar çok üzmüş belli, anlatamıyor hiçbir şey…

Boşlukta dönüyor kimseye aldırmadan, akıntıya kapılmış bir dal gibi…

Umudu biten bir kadının, çaresi de bitmiştir.

Sessizlik kaplar her yeri ve kadın konuşmaya başlar…

İlk defa bir söz hakkı olur… Herkes susar ve o konuşur…

“Çaresizlik içinde, hep bir umut için yaşadım. Her kötülüğün biteceğine inandım. Yaşamın kıyısında tek başıma yürüdüm. Karanlığın içinde aydınlığı aradım yıllardır... Dalgalarla boğuştum… Yalanlarla, sahte insanlarla yüzleştim…

Kadınların yüreği sevilmeli…

Kadın, erkeğin boynunda taşıdığı vebal değildir…

Hayatın yükünü ikiye bölmektir. Şiddete maruz kalmak, hayvan gibi yaşamak değildir. Bir kadın korku içinde yaşayarak asla hür olmaz.

Hani kadını sevecektiniz?” Diyerek sustu genç kadın…

Hayat artık bitmişti onun için…

Beyazlar içinde emin adımlarla süzülerek gidiyordu. Bu sefer mutluydu, artık tek başına kalmıştı…

Kimse onu üzemeyecekti… Artık korkmuyordu…

Yaşadıklarının hesabını alma vaktiydi ve son kez yüzleşecekti…

Kısa süre önce yüzünde küçük bir gülümsemeyle son nefesini vermiş.

*****

Geçenlerde kuzenimin hikâye kitabını inceledim. Rabia canı sıkıldığında alır eline kalemi defteri kısa kısa hikâyeler düzenler. Kişileri, olayları tamamen kafasında yaşar gibi onu deftere yazar. Dikkatimi çekti okudum birkaç tanesini. Sonra düşündüm o minik elleri, küçücük yüreği ile bunları nasıl dile getiriyor. Televizyonda ya da sosyal medyada üzüldüğü etkilendiği ne olursa onu hikâyeleştirir. Buz yazıyı ben paylaşmak istedim. Bizim gördüklerimiz ile onların gördüğü çok farklı aslında. Biz ilk olarak kadına şiddette kadınlarımızın yaşadıkları ve onların acılarını yazıyoruz. Ama minik yavrum ise çocuğun burada yaşadıklarını ve annesiz olmasını konu edinmiş. Umarım artık her şey düzene girer ve Rabia’nın hikâyelerindeki konularda mutluluk ve sevgiden geçer.

GÜLAY’IN ÇIĞLIĞI

Merhaba benim adım Gülay. Her eve girdiğimde babamın anneme vurduğunu görüyorum. Her sabah uyandığımda annemin çığlığını duyuyorum. Babam her şeyi anneme zorla yaptırırdı. Okuldan eve döndüğümde bir gün babam içmiş bayılmış, annem ise yerde bayılmış. Babam annemin kafasına vazo ile vurmuş. Annem öldü mü diye çok korkmuştum. Ve korktuğum şey gerçek çıktı. Annemi öldürdüğü için babama ceza verildi. Bende o zamana kadar yetimhanede kalacaktım. Büyüyene kadar yetimhanede mi yoksa ceza bittikten sonra babamla birlikte mi yaşayacaktım o zaman karar verilecekmiş. Lütfen siz siz olun kadına şiddete hayır diyerek çocuklarınızı öksüz bırakmayın.

RABİA KAPUCU/