ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE

Özgürlük, Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre “Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya bağlı olmaksızın düşünme veya davranma, herhangi bir şarta bağlı olmama, her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumu” olarak tanımlanmaktadır.

Bu hususta “Özgürlük”, Türkler için bir karakter biçimi olarak görülebilir. Dünyanın birçok yerine özgür kalabilmek için dağılan Türk toplulukları, özgürlük ve bağımsızlıklarını her şeyin üzerinde tutmaktadır. Ancak içerisinde yaşadığımız dünyada artık özgürlük, sadece fiziksel etkilerle açıklanamaz. Çünkü bugünün insanı beşerî ve toplumsal ilişkilerini, giderek artan oranda internet ve sosyal medya aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Örneğin İnternet ve sosyal medya analizleri yapan We Are Social, 2022 yılının üçüncü çeyreği için yayınladığı Temmuz 2022 Küresel İnternet Kullanımı Raporunda, internet kullanıcılarının son 12 ayda yüzde 3,7 artarak 5,03 milyara ulaştığı görülmüştür. Yıllık 178 milyon yeni kullanıcı artışı, küresel internet kullanım yüzdesini 63,1`e çıkarmıştır.

Sosyal medya kullanıcıları ise geçen yıl 227 milyon artarak Temmuz 2022`nin başında 4,70 milyara ulaştı. Küresel sosyal medya kullanıcı tabanı son 12 ayda yüzde 5`ten fazla arttı ve en son küresel kullanım toplamda yüzde 59`a ulaştı. We Are Social verilerinden elde edilen bilgilere göre; Türkiye`de günlük internet kullanımı 7 saat 45 dakikayken sosyal medyada harcadığı günlük süre ise 3 saat 03 dakika olarak kayıtlara geçti. Türkiye, tüm rakamlarda dünya ortalamalarının önünde yer alıyor. 2022 yılı itibariyle Türkiye, Instagram’da 6., Facebook’ta 14., Twitter’da 7., Tiktok’ta 9., Snapchat’te 10., Youtube’da 12., Linkedin’de ise en aktif kullanan 14. ülkeyiz.

Benzer birçok araştırma sonucundan söz edilebilir. Peki, bu verilerin anlamı ne? Amerika ve Çin’nin geçtiğimiz haftalarda Tiktok’u ülkelerinde kapatma konusundaki gündemini de dikkate alacak olursak, internet ve sosyal medyanın insan ve toplumlar üzerinde yaratabileceği büyük etkiyi gözler önüne sermiş oluruz. Nitekim bot hesaplar aracılığıyla, belirli fikirleri savunulmakta, kullanıcıların takipçisi gibi davranılarak gerçek dışı paylaşımlar yoluyla kişi ve toplumlar kandırılmaktadır. Özellikle son otuz yılda ülkemizde ve çevre coğrafyalarda yaşanan toplumsal sorunların kaynağı olarak sosyal ve dijital medya dünyası gösterilebilir. Dolayısıyla ne kadar özgür olduğumuzu tekrar düşünmemiz gerekmektedir. George Orwell 1984 isimli eserinde bu durumun benzer yönlerini kendi dönemi için okuyucularıyla paylaşır. Bugün, iletişim teknolojisi, internet ve sosyal medyaya sahip küresel akıl; kimliksiz, inançsız, cinsiyetsiz ve değersiz bir insan tipolojisi yaratmanın peşinde. Bunu yaparken insanın biyolojik donanımındaki zayıflıkları da çok iyi kullanmaktadır. Beyindeki dopamin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarını aktive ederek insan ve toplumları modern mankurt- zombiler haline getirmektedir.  Başta ifade ettiğimiz üzere “özgürlük” her türlü dış etkiden bağımsız olarak insanın kendi iradesine, kendi düşüncesine dayanarak karar vermesi durumudur. Bugünün dünyasında internet ve sosyal medya aracılığı ile gerçeğe dayanmayan bilgi ve algı yönetimleri sayesinde duygu, düşünce ve davranışlarımız yönlendirilmektedir. Birçok konuda kendi düşüncemiz olarak ifade ettiğimiz fikirlerimiz, gerçekte psiko-sosyal etkilerle bizlere dayatılmış fikir ve eylemler olabilir. Nitekim, son döneme ait psikolojik araştırmalar insanların verdiği kararların kendi hür iradelerine ait olmadığını ortaya koymaktadır. Belki de bu daha bir başlangıç. En büyük baskı, dayatma ve tek tipleştirme (küreselcilik) kendimizi en özgür hissettiğimiz ortamlarda, özellikle sosyal ve dijital medya aracılığı ile bizlere örtük bir şekilde sunuluyor olabilir.

Saygılar…

13.12.2023

Bayram ERDEN