İçinde bulunduğumuz yarı yıl tatilinde bir konuya dikkat çekmek işitiyorum. “Tatil” kelimesinin işin doğası gereği öğrenciler başta olmak üzere hepimiz için oldukça olumlu anlamlar içerdiğini düşünüyorum. Özellikle kar tatili, yarı yıl tatili, yaz tatili vs.  Ne yalan söyleyeyim öğrenciyken ben de aynı duygu ve düşüncelere sahip oluyordum.

Oysaki Arapça bir kelime olan “tatil”; âtıl, atalet kelimeleriyle akrabadır. Yani “tatil” başı boş kalma, ihmal etme, tembellik etme gibi anlamlar taşır. Bu kelimenin dilimizde bu anlamlarda kullanılmadığı öne sürülebilir. Ancak bu görüşe katılmıyorum. Bizde “tatil” konusunun tam da bu yönüyle anlaşıldığını düşünüyorum. Özellikle öğrenciler için tatil denildi mi öğrenmek, düşünmek, okumak, gelişimini devam ettirmek anlamsızlaşır, değersizleşir. Bizler de bazen buna ön ayak olup, “Bırakın canım!.. Çocuklar tatilin tadını çıkarsınlar.” deriz. Oysaki ilmin, öğrenmenin, okumanın ve gelişmenin tatili olmaz. Dolayısıyla tatil konusuna başka açılardan da bakmayı bilmemiz gerekiyor. Son olarak ülkemizi eğitimde ön sıralarda olan ülkelerle kıyasladığımızda onlara oranla çok çok hatta aşırı çok tatil yaptığımızı dile getirebilirim.

Örneğin uluslararası matematik, fen ve okuma becerileri sınavlarında sürekli en ön sıralarda yer alan Çin’de dersler sabah 07.30'da başlayıp akşam 21.30'a kadar devam etmekte ve günlük eğitim süresi 14 saati bulmaktadır. Çin’de öğrenciler bir yılda 240 gün okula devam ederken bu sayı Türkiye'de 180 gündür. Çin’de öğrenciler haftalık 60 saate yakın ders görürken Türkiye'de bu süre ortalama 35 saattir.

Japonya’da haftada 5,5 gün (cumartesi yarım gün) okula gidilirken yılda ortalama 240-250 gün okula devam edilir. Günlük ve yıllık ders süresi Güney Kore’de de benzer özellikler göstermektedir. Güney Kore eğitim sisteminde özellikle ortaokul aşamasında ders yoğunluğu artmaktadır. Eğitim gören öğrenciler 12-16 saatlik derslerden sonra etüt amacıyla “hagwon” adı verilen etütlere katılmaktadır.

Şimdi bana kızdığınızı düşünüyorum. Yeter! Bayram Hocam, bu kadar da çalışılır mı? Biz bu dünyaya sadece çalışmaya mı geldik canım, diyebilirsiniz. Ancak Asya kaplanları olarak isimlendirilen Çin, Japonya, Güney Kore, Tayland, Singapur gibi ülkelerin hem eğitim de hem de ekonomide geldikleri seviye düşünüldüğünde başarı ve gelişmişlik düzeyinin çok tatil yaparak kazanılamayacağı kesin. Avrupa ve Amerika’nın da çok tatil yapan ülkeler hastalığına kapıldığını söyleyebilirim. Batı’nın eski gücünde olmadığına ilişkin analizler okuyorum. Onlar da bu gerileyişin nedenlerini tatil, tembellik ve atalet yaşantısında arayabilirler.

Biraz manalı olacak ama iyi “TATİLLER” dilerim.