Duygular hayatımıza anlam katan, bizlere ihtiyaçlarımız hakkında ipuçları sunan ve yaşam kalitemizi belirleyen en önemli yapılardır. Duygular her gün, her ilişki ve etkileşimde meydana gelebilirler. Mutluluk, üzüntü, öfke, şaşkınlık, korku ve tiksinme evrensel olarak deneyimlenen en temel duygulardandır. Peki duygu meydana geldiğinde ne yapmalıyız? Onları olduğu gibi dışa mı vurmalı yoksa bastırmalı mıyız? Bu sorulara verilen cevaplar kültürden kültüre değişiklik gösterebilir. Ancak duyguların hayatımıza zenginlik kattığı, eylemlerimiz için bizi harekete geçirdiği düşünüldüğünde duyguları düzenlemeye çalışmak bizim için daha işlevsel olabilir. Duygu düzenleme hangi duygulara ne zaman sahip olduğumuzu, bu duyguları nasıl yaşadığımızı ve diğer insanlara nasıl gösterdiğimizi içeren süreçleri ifade eder. Bu süreçler kendiliğinden ya da kontrollü şekilde oluşabilir.

ÖNCÜL ODAKLI VE TEPKİ ODAKLI DUYGU DÜZENLEME

Duygu düzenleme deyince genel olarak ilk akla gelen olumsuz duyguları azaltmaktır. Ancak duygu düzenleme hem olumlu hem de olumsuz duyguları arttırmayı, azaltmayı ya da sürdürmeyi içerir. Duygular hem oluşmadan önce hem de oluştuktan sonra düzenlenebilir.

Öncül odaklı duygu düzenleme, duygu meydana gelmeden önce yaptığımız şeyleri belirtir. Öncül odaklı duygu düzenlemeye örnek olarak bir öğrencinin yüksek lisans başvuru sürecinde girdiği mülakatı, kendi değerini ya da başarısını ölçmek yerine programı ne kadar sevdiğini ya da sevmediğini anlamak için bir fırsat olarak görmesi verilebilir.

Tepki odaklı duygu düzenleme ise, duygu ortaya çıktıktan sonra yaptığımız şeyleri belirtir. Tepki odaklı duygu düzenlemeye örnek olarak, bir kişinin kart oyununda elinde ona oyunu kazandıracak kartlar tutarken heyecanlı ifadesini yüzüne yansıtmaması verilebilir. Buradan hareketle duygu düzenlemede iki temel süreçten bahsedilebilir: yeniden değerlendirme ve bastırma. Yeniden değerlendirme potansiyel olarak duygu oluşturacak bir durumun, duygusal etkisini azaltmak amacıyla birey tarafından bilişsel olarak yeniden ele alınmasıdır. Yeniden değerlendirme duygu üretme sürecinin başlarında gerçekleşir. Bastırma ise bireyin süregelen duygu dışavurumunu engellemesidir ve dolayısıyla tepki odaklıdır.

Duygu düzenleme sıklıkla başa çıkma ile karıştırılmaktadır. Başa çıkmada öncelikli odak noktası olumsuz duyguları azaltmaktır. Ancak duygu düzenleme çok daha geniş bir kavramı ifade eder ve hem olumlu hem de olumsuz duygulanımın düzenlenmesini içerir. Duygu meydana geldiğinde onu anlama ve kabul etme, hedeflere giden yolda yaşanabilecek stresi kaldırabilme becerisine sahip olma ve ortama uygun duygu düzenleme stratejilerine erişebilme duygu düzenlemeyi tanımlar. Bunların yokluğu ya da buralardaki eksiklikler duygu düzenlemede birtakım güçlükler yaşandığını gösterir. Duygu düzenlemede yaşanan güçlüklerin yani duygu düzenlemenin işlevsel olarak gerçekleşmemesinin psikolojik iyilik halimiz üzerinde olumsuz bir etkisi olabilir.

DUYGU DÜZENLEME STRATEJİLERİ

Duygular bize ait eşsiz yapılardır. Olumlu ya da olumsuz her duygunun bir işlevi vardır. Bir duygu meydana geldiğinde onu tanımlamaya, o duyguyu nasıl yaşadığımızı ve bedenimizin neresinde hissettiğimizi anlamaya çalışabiliriz.

Duygular ihtiyaçlarımızı daha iyi anlamamız konusunda bize yardımcı olabilir, hayatımızla ilgili önemli ipuçları sunabilirler. Bu nedenle de zorlayıcı da olsa bazı duyguları deneyimlemek, o duygularla baş başa kalmak öğreticidir. Unutulmamalıdır ki hiçbir duygu sonsuza dek sürmez. Mutlu hissettiğiniz bir anı hatırlayın. Mutluluğunuz nasıl sonsuza dek sürmediyse; yaşadığınız, sizi zorlayan duygu da sonsuza dek sürmeyecektir.

Duygular iyi ya da kötü değillerdir, nötrdürler. Duyguları iyi ya da kötü yapan bizim onlara yüklediğimiz anlamlardır. Bu nedenle yaşadığımız duyguyu hemen sınıflandırmak yerine ona yüklediğimiz anlam üzerine