Günlerden bir gün yağmurun neredeyse hiç yağmadığı kurak bir ülkede yaşayan vezirin çocuğu ile arkadaşları çölde su aramaya giderler. Etrafı kolaçan ederken bir su kuyusuna rastlarlar ve vezirin çocuğunu bir ip yardımıyla suyu yukarı taşımada yardım etmesi için kuyuya indirirler. Kuyuya inen genç suyun içindeki pislikleri temizler, kovaları doldurur ve yukarı taşınmasını sağlar. Kuyudaki su bitmek üzereyken, toplanan suyu paylaşmak istemeyen arkadaşları vezirin çocuğuna ihanet ederler ve kuyunun ağzını kapatarak onu ölüme terk ederler. Genç kendi çabasıyla kuyudan çıkmak için var gücüyle çalışır. Yukarı çıkmak için gayret gösterdikçe kuyu genişler, onu içine doğru çeker ve derinlere doğru iner nihayetinde cennet gibi bir yerle karşılaşır. Mis kokular içinde, çağlayan dereler, yemyeşil ovalar, sınırsız yiyecek içecek barındıran, güzel insanlarla dolu bir yerde bulur kendini. Bu cennet gibi olan yerleşimin prensesi halk arasında “Şahmeran” ve “Şahmaran” olarak bilinen insan başlı, yılan gövdeli mitolojik bir canlıdır. Prenses vezirin oğluna buraya nasıl geldiğini sorar; genç, arkadaşlarının kendisine ihanet ettiğini, kuyudan çıkmaya çalıştıkça kendisini daha fazla derinlerde bulduğunu anlatır.  Şahmaran “kader gayrete aşıktır, karanlıkta aydınlığa” diyerek gencin mücadelesini takdir eder. Bin bir gece masallarında yer alan hikayelerden küçük bir bölümün anlatıldığı bu öykü adeta Boluspor’un son dönemlerini anlatmakta.

 Kuyuya düşen Boluspor’un elinden Savaş Abak ve yönetimi dışında tutan olmadığını kongre süreci ve devamında yaşayarak gördük. Çabaladıkça dibe doğru inmeye başladılar, karanlıklar arttı, “bu takım küme düşer, amatöre kadar gider” diyerek çukur derinleştirildi. Yanındayız, seninleyiz, Biz Bolusporluyuz diyenlerin bir kısmı sırt çevirdi. Borç gırtlağa dayandı, alacaklılar da kapıya. Yönetim ve teknik heyet belki karamsarlığa kapıldı, yıprandı, üzüldü fakat mücadeleyi ve çabayı bırakmadılar. Kaderin gayrete aşık olduğunu gösterdiler! Doğru olduğuna inandıkları yolda hareket ederek, pes etmeden mücadele ettiler ve şu an ligin ikinci yarısı itibariyle Boluspor adeta cennette. Sahada oynanan 4 maç, 3 galibiyet, 1 beraberlik; toplanan 10 puan. Lig uzun bir maraton, sonunda düşmekte var, aynı yerde kalmakta, bir üst lige çıkmakta ama şu bir gerçek ki Boluspor’u yönetenler, sahada mücadele edenler ellerinden geleni yapmaktalar. Mevcut yönetim, teknik heyet ve kulüp çalışanlarının kaderlerinin, gayretlerine aşık olduğunu gösterdiler. Böylesi bir mücadele içinde kentin tüm bileşenlerinin elini taşın altına koyma zamanı gelmiştir. Taraftarından şehrin ileri gelenlerine kadar herkes kaderini, gayretini, mücadelesini yönetim ve teknik heyet ile birlikte ortaya koymalı ki başarı yakalanabilsin.