Boluspor geçen hafta, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Anıtkabir’i, Beypazarı kurusu, Çubuk turşusu, kedisi, simidi, keçisi, döneri ile ünlü olan başkent Ankara deplasmanındaydı. Cumhuriyet ile yaşıt kırmızı siyahlı başkent ekibi Gençlerbirliği ile Eryaman Stadyumu’nda oynanan mücadele 0-0 beraberlikle tamamlandı. Her ne kadar 19 Mayıs Stadyumu’nun yerini tutmasa da Eryaman Stadyumu da gayet konforlu, modern ve ulaşımı kolay olan bir stadyum. Yalnız hemen hemen tüm stadyumlarda karşımıza çıkan insan sağlığını göz ardı eden yüksek sesle müzik çalma uygulaması bu stadyumda da mevcut. Maç öncesi, devre arası, maç sonu yüksek desibel ile müzik çalma uygulamasına Türkiye Futbol Federasyonu kesinlikle müdahale etmeli. Sporcu sağlığını göz ardı etmeyen yetkililer, tribündeki insanların sağlığını da göz ardı etmemeli.
Gençlerbirliği maç sonu açıklamalarında Boluspor teknik direktörü Yalçın Koşukavak özellikle geçiş oyununu iyi yapamadıklarını, etkili olamadıklarını dile getirdi. Bende bir ekleme yapayım; neredeyse ilk 70 dakika Boluspor üretkenlik adına olumlu bir oyun ortaya koyamadı. Maçın son 20 dakikasına kadar oynanan vasat oyunu teknik heyette fark etmiş olacak ki mücadelenin son bölümündeki değişikliklerden sonra futbol Gençlerbirliği sahasında oynanmaya başlandı, gol pozisyonları üretildi ama top kale çizgisini geçemeyince 1 puan alınabildi. Kırmızı siyahlı ekibin yakaladığı karşı karşıya pozisyonda gole izin vermeyen Çağlar ve maçın son dakikalarında çok net bir fırsatı değerlendiremeyen Berk maçın skorunu belirlediler bir anlamda.
Boluspor için haftalardır oyun anlamında değişen bir şey yok. Teknik heyette kabahat bulamıyorum çünkü oyuncu grubunda bir değişiklik yok. Dolayısıyla yapmaya çalıştıkları oyuncuların performanslarını yükseltebilmek. Birçok oyuncunun da performansları yükseldi ama kabul etmek gerekir ki bu kadar oluyor. Hasbel kader topu 3. bölgeye bir şekilde getirebilsen bile skor yapabilecek oyuncu neredeyse yok. Atılan goller korner, yan top, serbest vuruşlardan. Gol atanlar boyu uzun olan defansif özellikleri olan oyuncuları. Bu durum bile tabloyu gözler önüne seriyor ama teknik analiz, sahadaki futboldan daha mühim ve konuşulması gerekenler durumlar var. Maçlar kazanılır, kaybedilir, oyunun doğası gereği kazanmakta kaybetmekte olağandır. Boluspor ve Sakaryaspor camiaları birbirleriyle ilk kez birbirleriyle mücadele etmediler, ilk kez de bu hafta yeşil sahaya ayak basmadılar, aralarında oynayacakları son maçları da olmayacak. Sayısız kez birbirlerine rakip olmayı sürdürecekler ama bu camialara, yeşil sahaya, futbola, spora yakışmayan olaylar yaşandı Bolu’da.
Hangi formayı giydiği önemli değil, futbolcunun bir tanesi, takımının attığı golden sonra arkadaşlarıyla gol sevincini yaşamak yerine rakip kulübeye giderek oraları karıştırmaya çalışıyor, oyundan çıkarken yine rakip kulübeyi, futbolcuları, tribünleri germek için elinden geleni yapıyor. Hadi maçı yöneten hakem tüm yaşananları o esnada göremedi diyelim, yardımcı hakemlerin bir tanesi de göremedi, kaç tane hakem var sahada, ne işle meşguller kendileri? Bu tarz hareketleri göremeyecekseniz niye yeşil sahadasınız? Kendi kulübü muhtemelen bir cezai işlem uygulamayacak. Futbol federasyonun hakemlerinden zaten bir umut yok. Maç oynanırken göstermediği kartları, maç bittikten sonra göstererek hakemlik görevini yerine getirdiklerini düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Görevi futbol oynanmasını sağlamak, kuralları uygulamak olan hakemlerin performansı çok düşük, dolayısıyla oyun akışında uygulamadığı cezai yaptırımı muhtemelen raporuna da yansıtmayacaktır ve futbolcunun yaptıkları yanına kar kalacak(!). Yine futbol federasyonunun temsilci ve gözlemcileri yaşananlara şahit olmuşlardır ki -görevleridir zaten- hakemle ilgili bir tasarrufları olacaktır, futbolcularla ilgili nasıl bir yol izlenecek açıkçası merak ediyorum. Geçmiş yaşantılardan kaynaklı kişisel meseleleri olan sporcular varsa şayet sorunlarını giydikleri formalara, kulüplere güvenerek değil hukuki yollara başvurarak halletmeleri daha doğru bir yöntem olur.
Hazır hak hukuk demişken stadyum ve ekipmanlarına zarar veren kişilere de değinmek gerek. Deplasman tribününün koltuklarından lavabolarından ki aynalarına kadar birçok yerine zarar verilmiş durumda. Stadyumlar kulüplerin mülkü değil, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın demirbaşında yer alıyor. Kullanım hakları kulüplere veriliyor. Yani stadyumlar devletin malı, kamunun yararına hizmet veriyorlar. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Dolayısıyla bu mekanlara zarar vermenin hukuki olarak suç olmasının yanı sıra vicdan sahibi her insan bu tarz olaylara tepki göstermekte ve üzüntü duymaktadır. Boluspor Kulübü’nün, yetkililer ile iletişime geçerek bu işin takipçisi olacağını ve tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını sonuna kadar savunacağını düşünüyorum.
Özetle futbol 2023’te bulunmadı, yüz yılı aşkın süredir oynanıyor, kitleler için dünyanın büyük birçok yerinde hala en sevilen spor dalı. Bundan 20 yıl sonra futbolcu kimliğine yakışmayan kişilerde, kamu malına zarar verenler şahıslar da hatırlanmayacak ama bu kişileri bünyesinde barındıran camialar hatırlanacaktır. O yüzden istisnasız tüm spor kulüpleri bu tarz olaylara sebep olanlara prim vermemeli, bünyesinde barındırmamalıdır.