Gerede ilçemizde kentsel dönüşüm çalışmaları hızla devam etmektedir.

Ne var ki şimdiye kadar bu çalışmalardan çok hoşnut olan vatandaşlar şu son günlerde tedirgin olmakta ve bu kentsel dönüşüm sisteminin kendilerine büyük zararlar vereceği kaygısını taşımaktadırlar.

Kaygılanmakta ve büyük bir zararlarının olacağı gerçeğini yaptıkları bazı araştırmalarda gördüklerini dile getirmektedirler.

Bu halkın tedirginliğinin ne kadar geçekçi olduğunu biz de araştırdık ve

Gayrimenkul Hukuku Derneği Başkanı Sayın Avukat Ali Güvenç Kiraz, bey'in yaptığı şu değerlendirmeyi gördük.

Şimdi Sayın Avukat Ali Güvenç Kiraz,ın anlattıklarını paylaşmamız gerektiğini düşünerek aynısını paylaşmak istedik.

Şöyle ki ; “Bu model; tapuda ortaklık... Buradaki genel bilgi şu; kamu yani devlet yenilemek istediğiniz binada hissedar oluyor. Ama bu, mülkiyet hakkını bertaraf eden bir hissedarlık olarak tanımlanmıyor. Hak sahibinin ölümünden sonra varisler binayı satmak isterse, kamu, dönüşüm desteği için başta hangi oranda ortak olduysa yine o oranda satıştan pay alıyor."

Kiraz, modelin nasıl uygulanacağı ile ilgili şunları söyledi: “Diyelim ki devlet sizin dairenizin dönüşümü için yüzde 20 destek vererek ortak oldu. Daire satıldığında güncel satış fiyatı ne ise yüzde 20'sini alıyor. Kamu, ilk defa, ‘İpotek yapmayacağım, hissedar olacağım, hiçbir zaman ortaklığın sonlandırılmasını istemeyeceğim' diyor. Devlet bu parayı hissedar olarak hibe ediyor aslına bakarsanız."

Yine bu duruma göre yaptığımız araştırmalarda konuyla ilgi kişilerden ve Yazar Arslan Bulut beyden de aldığımız bilgileri aynen paylaşıyorum.!

Devlet kentsel dönüşümü desteklemek adı altında, her dairenin satışından veya miras yoluyla intikalinden rant elde etmiş olacak...

Yıkımdan önce 1 milyon liraya satamadığınız bir daireniz varsa, devlet sizi hem krediyle borçlandıracak hem de yüzde 20’lik destek verecek... Siz kredi taksitlerini ödeyemeyip yeni dairenizi satarsanız, satış bedelinin yüzde 20’sini devlete ödeyeceksiniz...

Bu arada, depreme dayanıklı yeni dairenin fiyatı beş katına, on katına çıkacak. Siz satıştan aldığınız parayı kredi borcuna ve devlete verirken, elinizde kalan parayla başka bir daire alamayacaksınız. Devlet ise hibe gibi göstererek verdiği desteği, beş misliyle, on misliyle sizin sırtınızdan geri almış olacak...

Devlet, kendi parasını çalıştırmış, bu arada vatandaşın mülkünü elinden almış olacaktır haliyle!

Kentsel dönüşüm böyle bir şey değildir. Vatandaşı, taksitlerini ödeyemeyeceği kredi borcunun altına sokmak, ayrıca tapuya ortak olmak, haksızlıktır!

Peki ne yapılabilir?

Bir binanın yıkılıp yeniden yapılması kentsel dönüşüm değildir. Kentsel dönüşüm, ada ada planlanır. Bir adanın tümden yıkılıp yeniden yapılması halinde, mevcut konutların iki katı konut üretilir ve bunların satışından, bütün maliyet karşılanır, kâra da geçilir. Projeyi TOKİ’nin veya belediye kuruluşlarının planlaması gerekir. Bu sistemde vatandaş, tek kuruş harcamadan depreme dayanıklı konutuna geçer...

Osmanlı döneminde, bir araziyi devletten kiralayan çiftçi “tapu vergisi” öderdi. Tapu vergisi, bir defa verilirdi. Üründen ise “öşür” adı altında onda bir oranında vergi alınırdı. Bunun dışında vergiyi tahsil edenlere de vergi ödenir, ayrıca otlak vergisi, küçükbaş hayvan vergisi, evlenme vergisi gibi vergiler de ödenirdi. Vergilendirme, tımarlı sipahi sistemi içinde zulme dönüşür, onda bir oranı beşte bire çıkarılır, bazen çiftçinin gelirinin yarısına el konulurdu...

Dadaloğlu, bu sebeple “Ekende yok biçende yok, yiyende ortak Osmanlı” demişti...

Şimdi hazırlanan düzenleme, vatandaşın depreme dayanıklı konut ihtiyacını karşılamak adına ranta yatırım yapmak için değil vatandaşını koruyup korlamak, onları soydurmamak için var olduğu gerekliliğidir.

Getirilmek istenen sistemin benzeri ABD’de uygulanmıştır ama halk soyulmuştur! Mortgage sistemi ipoteğe dayanıyordu ve senetler borsada alınıp satılıyordu!

Ne var ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anayasal olarak “sosyal bir hukuk devleti”dir, “kapitalist devlet” değildir. Bu nedenle devletimizin böyle bir yaptırıma göz yummaya cağıdır.!