Ankaraspor, Altay ve Ümraniye maçlarında alınan galibiyetlerde takımda göze çarpan olumlu gelişme mücadele isteğiydi. 90 dakika boyunca sahaya yayılmıyordu belki bu istek ama yine bir umut var dedirtiyordu insana. O maçla da sonuç yenilgi olsa bile takımın mücadelesi için genel anlamda olumsuz eleştiri yapılacağını düşünmemiştim.  En fazla takımın kapasitesi bu kadar denebilirdi.

Kazanılan maçlarda da eksikler göze çarpıyordu. Futbol profesörü olmaya gerek yok sahada yapılamayanları görmek için. Ligdeki belki en kötü fiziksel kapasiteye sahip takımız, ikinci yarılarda sahada gezen bir grup var. Top rakipteyken oyun kurgularını bozamıyoruz. Futbol temaslı bir oyun, fiziksel olarak rakiple mücadeleye olanak veriyor fakat İstanbulspor maçında futbolcuların birçoğu rakip oyunculara sadece eşlik ettiler.

Hücum organizasyonumuz yok. Geriden uzun top dışında topu ileriye taşıyamıyoruz. Skor üretebilmek için duran top ya da birkaç futbolcunun kişisel çabası var. Oyuna hakim olamadığımız için duran topta kazanamıyoruz. Bu maça da orjini forvet olmayan ileri hat oyuncuları tercih edildiğinden uzun toplar rakipte kaldı, pozisyon üretilemedi.

16 hafta geçti, ertelenen bir maçımız var. Daha bu takımın üst üste iki maç aynı oyuncularla sahaya çıkan ilk 11'i yok. Her hafta farklı kadro. Ya forvetler ya stoperler değişiyor. Bekler sadece bekliyor, hücum hattı seyirde, orta saha rakiple geziyor.

Futbol bu. Her zaman sahada istediklerini yapamayabilirsin ama yapmayı denemekten vazgeçmeyeceksin. Futbolcu kötü oynayabilir ama kötü koşamaz, yenilebilir ama saha içinde yenilgiyi kabul etmez, mücadele eder. İstanbulspor takımı çift kale idmanında kazanan takımının bile bu kadar rahat galibiyet alabileceğine inanmıyorum. Acilen radikal önlemler alınmazsa gidişat hiç iyi değil.